KARACOĞLAN VE SÖZ
İbrahim Çenet
Kimliğimizin sembollerinden Karacoğlan
Karacoğlan ülkemiz için , Türk dünyası için , Türk dili için çok önemli. Herkes onun Türkçeyi çok güzel konuştuğunda anlaşıktır. Önce ki sayımızda da Karacoğlan dilcidir, demiştik.
Biz Karacoğlanı dinlerken konuları iliklerimizde hissediyoruz.
Bir ülkenin bağımsızlığı ile dilin bağımsızlığı arasında çok yakın ilişki vardır. Karacoğlanın yaşadığı toplum Osmanlı İmparatorluğuna ya da başka bir devlete bağlı olmayıp ,bağımsız halk topluluğu olduğu için onun dilide bağısızdı. Bugün kü Türkiye bağlı olduğu kapitalist – emperyalist sisteme bağlı olduğu için dilide çok karmaşıktır. Bugün konuşulan yazılan dil , çok sayıda söz Avrupaca , çok sayıda söz Arapça , çok sayıda söz Farsça- Kürtçe dir. Örneğin yiğit yerine Kürtçe olan Kahraman sözünü, Sınır yerine Kürtçe olan Hudut sözünü, iktidar erki yerine Kürtçe Devlet sözünü kullanıyoruz. vb.
Karacoğlandan çok şey öğreneceğimiz gibi onun söz bilme, kullanma , söz dağarcığından çok yararlanacağız. Karacoğlanın kullandığı tamamen Türkçe olan sözlerin önemli bir bölümünü Türk Dil Kurumu bile bilmiyor.
İşte Karacoğlandan bazı söz örnekleri :
1 – Göğermek :
‘ Karac’oğlan der, bu da böyle olsun
Başındaki kuru dalın göğersin ‘
Göğermek = yeşermek, kuruyken yaş olmak. Filizlerin kuruyken göğe doğru yönelmesi.
2 – Yelmek :
‘Ben usandım el işine yelmeden ‘
Yelmek : Koşmak, seğitrmek. Yeldir yepelek gitmek. TDK sözlüğünde yok
3 – Eklim :
‘Çok sevdiğim Hasan dağı
Şu dumanın hal olma mı
Senin gibi yüce dağın
Eklim eklim yol olma mı.’
Eklim : Eklenmiş, arkası arkasına ulanmış. tdk sözlüğünde yok
4 – Yanal :
Bir ağaçta biter kırk yanal alma
Birinden gayriye elini sunma
Irak yakın diye eğlenip kalma
Turna yarin selam saldı gel diye
Yanal : bir yanı al, elma ,domates gibi olgularda
5 –Ablak :
‘Şeşine de Karacoğlan şeşine
Kurban olâm yarin ablak döşüne
Gök kır atnan da çakır kuşuna
Geri dur hey benli sunam geri dur’
Ablak = Dolgun, gösterişli, beyaz, ak
6 – Acışmak :
Akça kızlar göç eyledi yurdundan
Koç yiitler deli oldu derdinden
Gün öyle sonu da belin ardından
Saydım altı güzel indi pınara
Karacoğlan bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Kızlar gitti diye pınar ağladı
Acıştım yüreğim yandı pınara
Acışmak = İki kimsenin ya da şeyin birbirlerine karşılıklı acımaları, durumlarından üzüntü duymaları. Acımaksa bir kimsenin bir başkasının durumuna üzülmesi. İşte bu sözü Karacoğlan kullanıyor. Bu söz TDK nun sözlüğünde yoktur.
7 – Ağmak :
”Ala bulut gibi göğe ağarım”
Ağarım – Ağmak = Sarkmak uzanmak, bir yana eğilmek
8 – Ağrı :
Bir çift güzel geçti dağlardan ağrı
Taramış zülfünü vermiş tımarı
Ak göğsün arası zem zem pınarı
İçsem öldürürler, içmesem öldüm.
Sadettin Nuzhet Ergun’ un kitabında, ”arı ” diyor.
Sadettin hocamız , ‘ağrı’ yı sancı olarak algılamış. Burada sancı sözüde oturmadığından , ‘ağrı’ yı , ‘arı ‘ olarak almıştır.
‘Ağrı ‘ = Taraf , oradan
9 – Alışkan :
‘Karacoğlan der ki girdim düşüme
Tor balaban oynadırdım kuşuma
Alışkan tüfekle dağlar başına
Ezrailden öte kula amanmı’
Alışkan = Çabuk harekete geçen, sorunsuz
TDK sözlüğünde, alışkın diyor, alışkan belki bu anlama gelir, ancak burada daha başka anlamda kullanılıyor. Sorunsuz harekete geçen anlamında kullanılıyor. Burada tüfeğin çabuk ateş alması anlamında kullanılıyor.
10 – Azdırmak :
‘Ay karalık azdırmışım yolumu ‘
Laleli dağından yolum azdırdım
Çağırırım Kadir Mevlam aman hey
Bir yandanda yağar yağmur kar serper
Bir yandanda yağar yağmur duman hey
1 . Azmasına sebep olmak:
”Merhem yarayı azdırdı.”- .
2 . Azgın duruma getirmek:
”Taş atarak köpeği azdırdı.”- .
3 . Şımartmak:
”Yüz verip çocukları azdırdı.”- .
4 . Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak:
”Arkadaşları çocuğu azdırdılar.”
TDK sözlüğünde azdırmak sözünün bu anlamlarını veriyor. Bunun dördüde doğru, ancak Karacoğlan azdırmak sözünü bu anlamların dışında , gizlemek, belirsiz hale getirmek anlamında kullanıyor.
( * ) Azdırmak = kaybettirmek, iz kaybettirmek. Gizlemek
11 – Birim birim:
”Gidiyorda birim birim basarak ”
( * ) Birim birim : Tek tek
Çitinmek :
Ak göksünde düğmelerin çitinsin
Güzeller içinde ahdı bütünsün
Bilmem namahremsin bilmem hatunsun
Puşuyu yüzünden kaldırda yürü.
( * ) Çitinmek = çitlemek, iliştirmek, iliklemek
Çitinsin = iliklensin. Çiftlensin
12 – Gıcı :
“Sarp kayalarını taşçılar delsin
Tomurcuk güllerin yad iller dersin
Yârin emaneti var senin olsun
Sakla dağlar boranından gıcından”
”Kıcılı boranlı soğuk dağımız”
( * ) Gıcı ( kıcı ) = Yağmurla kar karışımı, rüzgarında savurmasıyla soğuk ve sıkıntılı bir yağış şeklibir
13 –Gövünmek :
Karacoğlan size bakar sevinir
Sevinirken kalbi yanar gövünürdür
Kımıldanmır hep dertlerim devinir
Yas ile sevincim yıkışır dağlar
( * ) Gövünür (burada köyünür yazmışlar yeni bir int. sitesinde eski basımlarda gövünürdür) = Sıcaktan, ateşten ( sıkıntıdan ) yanacak gibi hale gelmek. Bir cismin yanıp parlamadan az önceki durum rengine gelmek.
‘ Sobaya yakın oturdum, elbisem göverdi, az daha yanacaktı.’
— Karacoğlan sevgilisinin aşk sıcaklığından , kalbininde az daha yanacak hale geldiğini söylüyor .
14 – Bükedur ( bükreç ) :
Karacaoğlan der ki Hakk’a bakadur
Yollar çamur belki çöker bükedur
Çekemem kahrını bağrım yufkadur
Arada haberin gelip durmasın
Karacoğlan der ki yol bükedur
Bükedur, büke = bükülgen Viraj ın türkçesi , bükreç
15 – Deyen :
“Bunu ben demedim aşıklar deyen
Yaralı sineme merhemler koyan”
“Bunu ben demedim aşıklar deyen
Şu dertli sineme hançerler vuran”
( * ) Deyen = Söyleyen, Demek = deyen.
16 – Şitil ( çetil )
Karac’oğlan bir şitilcik (*) yetirsem
Yetirsem de gölgesinde otursam
Kulağı küpeli bir yar getirsem
Babaları evin gezesi kızlar
Sadettin Nüzhet Ergün; Nüshada “şitilcik” yazıyor, ama biz onun yerine sümbülcük yazdık diye not düşmüş. Sadettin Bey ‘e teşekkürler Karacoğlan çalışmaları için. Ancak Sadettin bey ne bilsin şitil,çetil , fide sözlerini.
( * )Şitilcik = Çitilcik = çetilcik= çetil
Şitilçik = cik küçültme eki, asıl söz “şitil” dir. Sözün bugünkü hali çitil, daha doğrusu “çetil” dir. Bitki , meyva fidanı.
Zaten şiirin kendiside anlatıyor.
“Karacoğlan bir ( çetilcik ) yetirsem
Yetirsemde gölgesinde otursam “
Yetirmek, yetiştirmek; bir meyve ağacı yetiştirecek ve gölgesinde oturacak.
İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.
Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.
Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim,tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.
Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.
Bir kez daha kutlarım Çenet,katkı olaraktan ; Dil Bilincinden sapma savrulma salt sömürgeci kapitalizmin sonucu olmadı,iç dinamikler de etken oldu ; bizansı fetheden türklerin bizansa benzemesi,hanedan,soy sop sülale devleti olması,- bu nedenle Ibni Haldun Osmanlı’da yasaklandi- türkçeden halktan kopma, vb.bircok neden.Ve,cumhuriyetle birlikte türkçe temelli bir Hukuk Devriminin yapılamayışı,halkın hiçbir şey anlamadığı hukuk dili karşısînda adliye binaları önûnde arzu halcilere terkedilisi…vb.binlerce neden.Bugûn ise,”medya” denilen cumhuriyet dûşmanı, surete i hak bilen sanan büyûk tehlike; Gobbels ; ” öyle bir vocabulaire, (yani kelime kavram haznesi) yaratacağız ki,halkın bu kavramlarîn dışında düşünme yetisi olmayacak”.Bugünkü benzer kavramlar ; “büyûk resim,Küçük resim,” aynı gemideyiz”,” bardağın dolu tarafı” vb….,( istanbul ekürisinin dili,veya edebi kabzımalların dili) kendini hayatın mutlak temsilcisi vekili sayan – sembolistler-, suretin,imaj veya imgenin hakikatin temsilcisi olma kaosu,dilin kamu dışına mahkum edilişi ,dil ile kurulan cumhuriyetin dil ile de yıkımı.Ve işte,imdi,sizlerin dilini görünce diyebilirim ki ,karanĺığın atlıları ışığı yürüyor..sağlıcakla kalın