TÜRK DİLİNİN TEMELİNDE BİR GEZİNTİ
İbrahim Çenet
KA
KA = Koruyan demek
Dil bilimcilerin ortak bir tespitleri vardır . İki toplumun dilinde 2-3 den fazla ortak ana temel kural ( tema ) varsa bu iki dil birbiriyle ilşkilidir. Yada birbirleriyle iletişim, etkileşim içindedir. Ya da bir birinden ayrılmışlardır. Kim kimden ayrılmıştır, ona şu an girmeyelim.
Not : Günlük ortak söz, isim ( eşyalara ad ) bunları saymayınız. Domates sebzesi bir bölgeden diğer bölgeye götürülmüşse, bu domates sözü aynı olacak elbette. Ya da elektriği birileri ilk oluşturmuş, kullanmışsa bu olguya kendi verdiği ilk ismi söyleyecek ve diğer insanlarda bunu kullanacaktır. ‘At’ hayvanını genellikle belki de ilk önce Türkler kullandığından ona ilişkin bir takım sözcükler Türkçedir.
Şimdi Türkçede temel , hem de en temel bir dil- söylem- ifade kuralını ortaya koyalım :
Ay : ‘Ben ‘ demektir. Bu sözü dünyanın uydusu gökte geceleri parlayan kütleye de veriyoruz ama siz şimdilik ‘ben ‘ olarak alınız.
Ay balam : Benim çocuğum. Farsça cücçük – cücük – çocuk sözü yerine kendi dilimizde ‘bala ‘ dır. Ay anam ( ay ök’üm ) . ‘ Em ‘ : Olmak, oluyorum demektir. Bu doğrumu geçekten ? Bizce doğru. Nasıl ? Em – men -menem = Olmak, ben, ben oluyorum. Bütün eski destanlarımız, bilgelerimizin özlü sözleri, En az bin beşyüz yıllık Orhun kitabaleri böyle başlamaz mı . — Menem ! — diye başlamaz mı ? Şimdi en temel , en eski atalarımızın sözünü bir daha tekrarlayalım : Ay em men ! ( ( Bu söylemi bir dilin örnek Türkçenin , Hintçenin, Avrupacanın , İngilizcenin en temel bir kuralıdır.) )
Şimdi gözel kardeşlerim , eğer Hintçe biliyorsanız yada Hintçenin Avrupa türevlerinden birini ya da örnek olarak İngilzcede ki bu söylem biçimini düşünün. Tabi yazılırken İng. Ay ( ben ) sözünü ‘ I ‘ şeklinde yazıyor.
Aslında bu yazımızda dünya dillerinde ki ve de doğal olarak Türkçede ki bir sözümüzü alacağız. Göreceğiz ki bu söz dünya coğrafyalarında ki insanların elma’ ya, armud’ a verdiği söze benzemeyecektir. İşte size Türkçede — yukarıda verdiğimiz — temel bir dil kuralına benzer , onunla özdeş bir formülüdür.
KA
KA = Koruyan, korumak ,demektir. ( Kimbilir ne kadar çok bin yıllardır kullanıyoruz bu sözümüzü. )
KAM : Türk öğretisinde insanları kötülüklerden koruyan, insanlara öğütler veren, toplumsal yorumlar veren, hastalıklardan koruyan , bilge insanlara Kam denir.
KAMU : Hekes, herkesi koruyan ve herkesin koruması gereken; ortak gözetilmesi gereken. ‘ Ayrı, gayri yoktur / Kamu alem birdir bize ! ‘ ( Yunus Emre )
KADI : Kamu’nun ve insanların adalet, doğruluk ve gereklilik açısından haklarını koruyan makam ve yetkin kişi.
KADIN : Biz insanları en azından aileyi ya da doğurduklarını koruyan dişil insan
KARI : Dişil insan , ama özellikle yaşlı ve gün görmüş kadın.
KAP : İçine konulanı koruyan , saklayan.
KACAK : Küçük kap.
KAPI : ev , ahır vb yerlerde koruma görevi gören aygıt
KAPISALIK : Bahçe, ağıl gibi yererde basit koruma görevi gören korunak.
KAPAK : Küçüklü , büyüklü korunması gereken yerleri, örnek kazan gibi korumaya yönelik olgu.
KAŞ : gözümüzü ter, toz gibi olgulardan koruyan kıl kümesi
KİRPİK : Kaşın gördüğü korumak durumunu yani gözümüzü her türlü kirden koruyan kıllar durumu.
KIL : Vucudumuzda korunması gereken ağız, baş vb gibi yerleri korumaya yönelik olgular. Ayrıca , giyinme durumu olmayan hayvanlarıda koruyan sert dokulu oluşumlar.
KAZAN : Büyücek koruyucu kap, kazan,
KUTU : Kartondan, tenekeye, ağaç ‘a kadar küçük koruyucu kap,
KALPAK : Her çeşitten, başımızı koruyan örtü, sargı ,
KANAT : Uçabilen hayvanlar için uçma organı, ya da onların bedenlerini koruyan organ
KABUK : Ağaç gibi bitkilerin duyarlı gövdelerini koruyan doku.
KAT : Bizleri diğerinden koruyan, ayıran, iki yemeği ayıran ve koruyan, sefertası gibi ; iki aileyi diğerinden ayıran ve de koruyan , oturulan ev bölümü.
KÜP : Pişmiş topraktan , oyulmuş ağaçtan vb malzemeden yapılmış; koruyucu kap. Sıvıdan , tahıla içine çok şeyin koyulduğu büyük kap.
KÜBELE : En az on bin yıllık bir Anadolu ideolojisi . Küçük ya da büyük insan toluluklarını koruyan, kollayan hatta kutsallık durumuna ulaşmış, kadın, ana , bilge kadın.
Not : Biz bu kadarla yetindik ama, lütfen sizde yazının altında ki yorum bölümüne bu anlamda ki aklınıza gelen sözcükleri yazınız.
- * *
Bu söz başka bazı halkların dillerinde de vardır.
CAP ( Kup okunur ): İçine katı nesnelerden sıvı olgulara kadar konan kap’tır.
KUPA : Kapların büyücek ve içine sıvılarında konduğu olgu. Ayrıca gerekenlere başarısı için verilen ödül yerine kap.
KUBBE :Binaların koruması için üzerine yapılan dar ya da genişçe yapılmış , inşa bölümü . Dahası binayı koruyan.
KABAN : Bizleri soğuktan koruyan , neredeyse tüm bedenimizi soğuktan koruyan kalın giysi.
KABE : Toprak Ana , Kübele’nin evi. Onu koruyan.
KAVALİE :Buda bir üst giyecek
KARAVAN : Arabaylada çekilen küçük evcik ki bizleri dış olgulardan koruyan
KUVERT : Zarf anlamında da da kullanılan , içine koyduğumuz genellikle kağıttan kılıf, koruyucu.
TAS
Tas diye bir sözümüz , isim vardır. Anlamı; genellikle ağaçtan ya da metale benzer olgulardan yapılan bir çeşit kap ‘tır. Genellikle çok büyük olmaz, Su içmeye, içine konulan sıvı ya da tahıl gibi olguları ölçmeye yarar kaptır.
La tasse ( tas , diye okunur ) Fransızca bir sözcüktür.Tam tamına bizde ki aynı anlamda kullanılır.
Not : Bu örneği şunun için verdik. Konumuz zenginleşsin diye ve birde aynı Kap ‘ta olduğu gibi koruyan ,kollayan anlamında ele aldık.
Bu çalışma ile Türkçenin bir özelliğini göstermek için ve birde bu kadar temel Türkçe sözcüklerin kökü, temeli nerelere kadar gidiyor diye bir sunum yaptık. Bu tespitleri şu söylüyor, falanca böyle söylemiş diye almadık. Çok zamanda insanlar arası ilişkiyi göstermek için bir sunum yapmak istedik. Değerlendirmek, algılamak sizlere aittir.
Dikkak edilirse korumaya yönelik her türlü sözü bir tek KA sözümüzden uyarlamışız, türetmişiz. Bu örnekleri sizde düşünün, daha pek çok yani yüzlerce hemde temel sözü göreceksiniz . Bir fantazi yapalım : Türkçede ki bütün temel sözler bu kadar değil ama Oluşturulan bir kaç yüz söz ile …. belkide yüz bin söz oluşturulacaktır.
Avrupada karşılaştığımız, Türkçe öğrenmiş olan bir kaç bilim insanı bize şöyle demişti : Yüz tane matematik bilim insanı bir araya gelse Türkçe gibi , kurallı bir dil oluşturması zordur.
Türkçe insanlık kadar eski bir dildir. Yani MU diliyle birlikte oluşmuştur. Türkçe bir tek KA sözünden bu kadar temel ve gerekli söz oluşturduğunun yanında : On bin yıl kadar önce; başka ülkelerin dillerini de oluşturmuştur. Örnek ; Korece, Japonca, Moğolca vb. 9-10 bin yıl önce Türkçeden türetilmiştir. ( Bu ülkelerin kendi dil bilim kurumları bu sözümüzü çeşitli kanıtlarıyla bize gösteriyor. )
Eğer kendi ülkemiz başta olmak üzere Türkçe konuşan ülkeler bağımsız olursa bu dili konuşan ülkeler insanları çok şeyler düşünecek ve oluşturacaktır. Türkçe insanlığa büyük bir kalıttır ( mirastır ).
İstersek A, AN, ANA sözünüde bu gibi işleyebiliriz. Buna benzer olguları sizde düşünün ve altta ki yorum bölümünde bize yazın ve bize yardımcı olunuz lütfen. Düşün.
( * ) ABD’nin Georgetown Üniversitesi ne bağlı Türk Etüdleri Enstitüsünün (ITS)
başkanı, Osmanlı tarihçisi Prof. David Cuthell; Türkçenin zenginliği üzerine şöyle diyor: “… Türkçe öyle farklı bir dildir ki, yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçeyi yaratmışlar sanki… Bir kökten bir düzüne sözcük üretiliyor…
Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık, bilim ve felsefe dilidir.”
İbrahim Çenet
İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.
Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.
Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim, tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.
Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.