Şiiri Tek Sözcükle Tanımlamak mı Dediniz?
Levent Uğur
Yeryüzünde şiiri bir sözcükle tarif edecek bir şair olduğuna ihtimal vermiyorum. Bütün bir dünyaya sığdıracağın bir anlamı, bir sözcükte tarif edebilme yeteneği kimlerde olur, kestirmek zor. Bir sözcükle özetleyecek olursak, diye başlayan bir tarifin, aslında “tarifsizlik” olduğunu söylemekte fayda var. Tek sözcüklü böyle bir tarif, şiire yapılan iyi niyetli bir kötülüktür.
“Aslında şiir ne idüğü belirsiz bir şey,” desem, edebiyattan aforoz edilebilirim. “Şiir her renge giren bir bukalemundur,” desem, “Bukalemun sensin,” diye bir ses duyabilirim. Velhasıl “Şiirin öğretmeni olmaz “ demiş şair, ne de güzel demiş. “Şiir edebiyatın haylaz, ele avuca sığmayan, pasaklı bir çocuğudur,” desem, belki hafif bir gülümseme düşebilir yüzlere.
Şiiri tek bir sözcükle tanımlamak olanaksız olduğu gibi, biraz da gerçek dışıdır. Aşağı yukarı yedi milyar nüfusun yaşadığı yeryüzünde herkese şiir nedir diye sorulacak olsa, yedi milyar tarifin olabilme ihtimali de göz ardı edilmemeli.
Anlatılmazı anlatan, imkansızı deneten, soran, sorgulatan, bir direniş, bir haykırma, bir yaşam biçimidir, sevgidir, aşktır vs. diye, bir sözcüğe hapsedilen şiir tarifi, şiiri alnının çatından vurmak demektir. “Tek sözcükle” şiire kurulan tuzak işe yaramaz. Nasılsa, gözümüzde büyüttüğümüz şeylerin, sonradan ne kadar küçük olduğunu göreceğiz. İyi de tecrübelerin deneyimi tarihin bir sayfa gerisinden tebessüm ediyor oysa. Unutmamak gerekir ki şiirler de insanlar, evler, arabalar, ağaçlar gibi birbirlerine benzerler. Benzerler ama, birbirlerine benzemeyen yönleriyle birbirlerinden ayrılırlar. Hadi gel de emir kipiyle söyle bakalım, şiir boyun eğer mi şimdi? Çünkü çıkış yolu kalmamış korku cesaret üretir. Bu yüzden dehşetli korkulardan cesaret kulesi kurmuş şiir, bir derinliği ölçebilecek akıl metresi olmayanlar, küçük bir tümseği dağ zanneder, der.
Kilit vurulmuş duyguların sancısı, şiirin bir kulağından girer öbür kulağından çıkar. Çünkü yorulmuş bir toprak iyi ürün vermez, şiir bilir bunu. Edebiyatın pasaklı çocuğu şiirin ruhuna vuracağınız tek hançer darbesiyle kendiniz yara alabilirsiniz. Tanımlanmayanı anlatmaya çalışan şiirin dopdolu bakış açısını, tek bir pencere görüntüsüyle ifade etmeye çalışmak, şiirin yazılma özgürlüğünü kısıtladığı gibi, onu kafes içinde mutlu bir kuş gibi gösterir. Şiire özgür davrandığınız sürece özgürlük bulacağınızı, şiir zaten kulağınıza devamlı fısıldar. Doğrulara saygılı olmak en büyük erdemdir.
Tek sözcüklük bir tarifi de şiir kendine saldırı sayar. Özgürlüğün tadını almış bir coşkuyu hapsetmeye çalışmak cahilce bir taarruzdur. O anda, savaşa girince yenileceğini bilen bir komutan oluverirsiniz. Şiirin saldırı ve savunma sanatı bütün kafesleri parçalayıp özgür kuşlar yaratması, sizi bilmem ama beni derinden etkiliyor.
Anlam belirsizliği içinde kendini doğurmaya kalkan her kalemi kırar şiir. Şiiri terbiye etmeye çalışmak şiirin isyan sebebidir. Süslü ve dolambaçlı lafların gölgesinde şiir yetiştirmeye kalkışan her şair, şiirin gazabına uğrar. Yaşamın yolunu ve şiiri ti’ye alanlar, şiirin gösterdiği gerçekleri görünce gülmeyi unutmuş olurlar. Gelin siz, şiire dost olduğunuzu söyleyin, gerisini ona bırakın. Tarafınızdan, iplik olmadan söküğün dikilmez olduğu anlaşılınca şiir yoldaşınızdır artık. Affetmiştir ve sizi bağrına basmıştır.
Yaşamın her alanında, her şeyin bir yeri olduğuna göre, şiirin de yeri, kendine ait olduğu yerdir; yani bütün sözcüklerin içindeki sancıdır. Kökü sözün icadına dayanan şiir, bir yandan yaşama, bir yandan yaşatma mücadelesi verirken, tek sözcüğe tutsak olmayı aklından geçirmemiştir bile.
Şiir, sevilmek istendiği gibi yazılmayı söyleye söyleye dilinde tüy bitmiştir. Şiirin anlaşılır, açık, yalın, arı, konuşma diliyle yazılmak istendiğine kulak kabartmayanlar şiirle yoldaşlık yapamazlar. Örneklerle bu yazının başını ağrıtmak yersiz; ama her taşın altında bir şiir vardır desek yeridir. Kendisini yaratan kelimelerin çokluğuna şımarmadan yaşamıştır şiir. Kuralları ve yasaları kendisi koyar. Uyanlardan ziyade uymayanlarla uğraşır. Şiir kendisi hakkında bilgiçlik taslayanlara vurulacak tokadını her zaman yanında taşır.
Levent UĞUR