KARACOĞLAN IRMAĞINA KATILMIŞ BİR TÜRKÜ / AĞGELİN
Ali OZANEMRE
Kimi sanat ürünleri, yaratıcısının adını bastırıp öne çıkar.
Onlar söz konusu olduğunda falancanın eseri denmez, eserin sahibi söz konusu olduğunda falanca eserin sahibi denir. Böyle yapıtlar, kendisiyle birlikte üretenini de ölümsüzlüğe ulaştırır.
Halk edebiyatında nice sanat yapıtı vardır ki sanatçısına sonsuz bir ölümsüzlük sağlayabilirdi unutulma yazgısını yaşamasaydı. Ne var ki anıtsal bir yapıtın sanatçısı bile kimileyin unutulabiliyor; yalnızca ürün halkın belleğinde kalıyor. Yani yapanı unutulduğu halde yapıt belleklerde.
“Ağgelin” diye bilinen ünlü türkü, bunlardan biri…
Karacoğlan derlemelerinde karşımıza çıkan bu ‘türkü’nün Güney’de, Karacoğlan türküsü olduğu konusunda ortak bir kanı yok. Oysa Karacoğlan’ın olmayan birçok şiir, Karacoğlan’a mal edilip durur. Halk bu türküyü, “Ceren” ve benzeri türkülerde olduğu gibi unutulmuş bir ozanın türküsü diye okur; kuşaktan kuşağa aktarır.
Hem Cahit Öztelli’nin KARACA OĞLAN / Bütün Şiirleri’nde, hem Müjgân Cunbur’un KARAC’OĞLAN’ında (başka derlemelerde de başka ozanlara da mal edilerek) yer alan bu türküyü, derlemecilerden biri ötekinden almamış. Türkü, ayrı yer ve zamanlarda ayrı kaynaklardan derlenmiş. Uyuşmayan sözcüklerdeki özgünlük, bunu gösteriyor. Bu bağlamda türkü, kimine göre Karacoğlan’ın, kimine göre başka bir ozanın.
Türkünün C. Öztelli derlemelerindeki saptanışı şöyle():
Benim ahdım ak geline kalmaya
Çeke çeke bin dert ile ölmeye
Gurbet ilde şu kocası gelmeye
Daha derdim az diyesin ak gelin
Yaz olanda ısıtmalar tutasın
Güz olanda terlemeye yatasın
Acı acı kırk yıl ağrı çekesin
Daha derdim az diyesin ak gelin
Bacasın üstünde baykuşlar öte
Kapısın önünde çalılar bite
Ben de kargış vermem ocağın yana
Daha derdim az diyesin ak gelin
Karac’oğlan der ki başın başıma
Acap değer m’ola başın başıma
Gurbet ilde dert yapışa peşine
Daha derdim az diyesin ak gelin
Bu ‘türkü’, Ahmet Z. Özdemir’in “Avşarlar ve Dadaloğlu” adlı derlemesinde biraz daha değişmiş, yer yer koşmaya dönüştürülmüş olarak yer alır. Ayrıca, ilk 2 dörtlüğü bir yana, öteki 2 dörtlüğüne Dadaloğlu edası sindirilmiş olarak…
Buradaki ilk 2 dörtlük, Osmaniye-Düziçili Âşık Sefil Bekir (Bekir Kara) ve İspir Onbaşı’dan (İspir Mehmet Koç) derlediğim “Ağgelin”in kimi dörtlüklerine oldukça benziyor.
A. Z. Özdemir’deki “Dadaloğlu’nundur” denilen biçimi şöyle:
Oturmuş ağ gelin taşın üstüne
Taramış zülfünü kaşın üstüne
Bir selamın geldi başım üstüne
Alırım kız seni komam ellere
Bir taş attım karlı dağın ardına
Vardı m’ola nazlı yârin yurduna
Ben yeni de düştüm sevda derdine
Alırım ahdımı komam ellere
Atımın kuyruğu cura saz gibi
Divana durmuş da ergen kız gibi
Alarmış yanağı bahar-yaz gibi
Getirin kır atım göçem ellere
Dadaloğlu’m der de oldum kastana
Gelir geçer selam verir dost bana
Eğer kavuşmazsam güzel ben sana()
Göçeyim mi kahpe Bulgar ellere()
“Ağgelin” türküsü Öztelli’nin “KÖROĞLU – DADALOĞLU – KULOĞLU”() adlı başka bir inceleme, derleme çalışmasında Dadaloğlu’na ait olarak yer alıyor. Ancak burada, A. Z. Özdemir derlemesindeki 2. dörtlük yok. Öteki 3 dörtlük neredeyse bire bir uyuşuyor. Fazladan, Bulgar illeriyle ilgili “Bulgar dağı ve çevresi halkı” biçiminde bir not var.
“Ağgelin” türküsü Adana, Osmaniye, Düziçi ve çevresinde çok eskilerden beri söylenir. Bu söylenişlerde karacalama yoktur. Sanatçısı yitik “Ağgelin”in Osmaniye yöresindeki söylenişi şöyle:
Ağgelin de göçtü m’ola yayladan
Kaşın değil gözün beni ağladan
Güzelliği satın m’aldın Mevlâ’dan()
Alırım ahdımı (da) koymam Ağgelin
(Sürmeli / Sevdiğim)
Ağgelin oturmuş taşın üstüne
Taramış zülfünü kaşın üstüne
Selamın gelirse başım üstüne
Alırım ahdımı (da) koymam Ağgelin
(Sürmeli / Sevdiğim)
Bir taş attım Aladağ’ın ardına
Düştü m’ola Ağgelin’in yurduna
Bu feleğin benim ile derdi ne ()
Alırım ahdımı (da) koymam Ağgelin ()
(Sürmeli / Sevdiğim)
Bir de derlemeci ve ses sanatçısı Gülşen Kutlu’nun bir kasetine adını verdiği “Ağ Gelin” var(). G. Kutlu, türkünün en çok bilinen iki dörtlüğünü okuyor. Ancak 2. dörtlüğün son iki dizesini, bilinen “Ağgelin” dizeleri olarak değil de Karacoğlan’ın;
Sabahtan uğradım ben bir güzele
Ağlatmadı güzel güldürdü beni
Ben güzelden böyle vefa ummazdım
Ak göğsün üstüne kondurdu beni
biçiminde başlayan koşmasındaki bu dörtlüğün son iki dizesini aktararak okuyor:
Gülşen Kutlu’nun söylediği “Ağ Gelin”nin tümü şöyle:
Ağ Gelin (de) indi m’ola yayladan (yayladan)
Kaşın değil gözün beni ağladan (Ağ Gelin / Sürmelim)
” ” ” ” ” ” ” ”
Bu ayrılık (da) bize Kadir Mevlâ’dan (Mevlâ’dan)
Alırım ahdımı (da) koymam yâr sende (Ağ Gelin / Sürmelim)
” ” ” ” ” ” ” ” ”
*
Ağ Gelin oturmuş daşın üstüne (üstüne)
Her ne dersen başım üstüne (Ağ Gelin / Sürmelim)
” ” ” ” ” ” ” ”
Ben güzelden böyle vefa ummazdım (ummazdım)
Güzel ağlatmadı (da) güldürdü beni (Ağ Gelin / Sürmelim)
” ” ” ” ” ” ” ”
Bizim bildiğimiz / bulduğumuz “Ağgelin”ler böyle.
İster Karacoğlan söylemiş olsun, ister başka bir ozan (ozanlar)…
Kim söylemişse güzel söylemiş…
Kimbilir daha ne “Ağgelin”ler var…
Buyurun. İstediğinizi seçin; ama seçin…
Ali Ozanemre.
1950’de Osmaniye Düziçi Akdere-Farsak köyünde doğdu.
Kendi köyünde henüz ilkokul yoktu. Bu nedenle ilkokulu, çevre köy okullarında okuyarak bitirdi.
İlkokul sonrasında Düziçi İlköğretmen Okulu’nu (1970), ardından Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nün
Türkçe bölümünü bitirdi (1973). Ortaokul, lise ve Düziçi Eğitim Enstitüsü’nde Türkçe-edebiyat
öğretmeni olarak çalıştı. 1999’da emekli oldu. Emekli olmadan önce Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’ni bitirmişti. Halen Adana Barosu’na bağlı avukat olarak Adana’da yaşamaktadır.
Şiir, öykü, deneme, inceleme türünde ürünleri sanat edebiyat dergilerinde yayımlandı.
Ali Ozanemre bir halkbilim araştırıcısı ve pek çok kitapları vardır.