BİZİM ORALARDA
Gülden Mahmut
( Önce ki sayıdan devam )
Cerenler obasının tozu dumana kata kata fıstık hasatlarında türküler çığırdıkları alanlarda, İsli Beserek Sakine abanın geçtiği traktörün başında, alandan fıyyıklar çalar ovalı adamlar Anamur ovasında taraktörü ilk süren bu kadına…Bubası bir erkek giyiti geçirir kızının cesur üstüne başına….sürer isli beserek fıstık tarlalrı arasındaki ovayı yara yara… bir duman yayılır Sakine Ceren’in geleceğe sürdüğü motorun başından çorağa….Bizim oralarda…
Yukarı bayır köylüleri evcikler yaparlar ovaya, hemi de çorağın ısıcağında… Hemi de ısıcağında…Evciklerde bir yaşam kurar Ermenek’ten Akmuğar’dan, Zeyve’den Çataoluk, Gazancı, Sugözü’nden inenler…ve bir gecede Çorağın insanı olurlar garışıverirler aramıza biriketten ördükleri evciklerin ardında…Bizim oralarda…
Kalkıp göç eyler bizim avşar elleri bizim oralarda ve Tahtacı, Kaş Dişlenli kardeşler sırlarını dökerler katrana, sevdalandıkları ardıca, püren kokulu uzak dağlarda bizim oralarda…
Muharrem Ertaş dinlemenin, Aşık Veyselce söylemenin, Yunusça düşünmenin ve yurt türküleri söylemenin ve başı dumanlı devrim yollarına düşmenin ayrı bir yaşı yoktur bizim oralarda… Ferman padişahınsa, dağlar herkesindir bizim oralarda ve bizim oralarda bir Musa Eroğlunun dizeleri pelesenk olur dillere, bir Mahsuni Şerif sazından dökülen ve Sarı yaylam inim inim iniler abdal obalarının gırtlağında bizim oralarda günlerce…
Orta Asyayla yaşıt, evvelide de var belkim, Osmanlıyla akran ve Mustafa Kemalle dost, Kuvayi milliye destanının aman vermez dizelerinde; sırlarını toprağa bırakıp; merasimsiz ağlayıp, merasimsiz gülerler bizim oralarda…Ve geçit vermezler aman vermezler düşmana…Bin şerefli bin namuslu bin kavgalı bir yumruk ısıcak göğün altında…Ve sadece ölmek için, öldükten sonra gömülmek için sevdalanmışlardır toprağa..Sadece gömülmek için toprağa….Bizim oralarda…
Ve bizim oralarda takkkeli Aşşaların, Emineabaların,Ümmühan, Anadınların,Seyran Gadınların avuçlarına doğar bebeler ilkin. Onların avuçlarında açarlar gözlerini kıpır kıır bir seher vakti sabaha; bir andız dibinde doğmadılarsa eğer… Ve bir tarla sınırında yavrulamadıysa henüz ve sımsıkı gundaklanıp kırkı çıkana kadar; dutmaçlanıp bir tarla sınırında anasından yeni doğan bala, işine gücüne goyulur yörük Hatça, Mennune Gadın, gözlerinde bahara gebe bir türkmen gadın, tarla boylarında…Ve aynalı beşiklerde gendi avuçlarından topladığı mahsulle, taşlarda eze eze, mamalar verilir semiz çocuklar boy atsın yetişsin diye çapaya,kara sabana,öküze,döğene bizim oralarda…İlk kınası yakılır altı aylık bebelerin avuçlarına bizim oralarda…
Yüce dağları aşan yollar bizim olur, bizim oralarda ve develerin çan seslerinde sürülerin peşinde seğirten yiğit obaların ayak izlerinde yepyeni bir gün ağar Torosların zirvelerinden ovaya…Bizim oralarda…
Nice Koçyiğitler yere serilir namuslu bir kavgada ve ölen ölmez olur bizim oralarda….Fıstık hasatlarını,alınterlerini, alınterlerinden ağan gün ışığı ağustos günleri, darı koçanlarında ısınılan uzun kış gecelerini, uzun kış gecelerinde demlenen kasabalı türküleri, kasabanın uzak diyarlarından gelen tüccarlara emanet eder çorağı yurt bellemiş insanlarım bizim oralarda… Yürürler Arif Şahinlerin, Şefket Erkanların önderliğinde fıstık yürüyüşlerinde…Taban fiyatı 5 guruştan on guruşa çekerken lokantada tavuk pilav 10 guruş anlar bir köylü oba…Bir kara mizah yayılır ta o yıllardan ovaya…Bizim oralarda…
Orağını,sabanını,çifte koşulan öküzünü kapan Galıörenli Gaş Dişlenli yiğitler doldurur meydanları, diğer köylerle kola kola…Sabanın önünde tohum saçan Hatmeanaları, Irazcaları, Fatma,Dürüye,Maviş,Pembe anaları ve dişlen köyünden yiğitliğini kuşanmış kadınları taban fiyatı karın tokluğuna çekmek için bir direniş kaplar yanık buğday benizli alınları…Toprağa saçılan tohumda yankı verir ta uzaklardan Karadenizin dağları…Ve apaydınlık Mustafa Kemalli bir gelecek kaplar yarınları…Bizim oralarda…
Abdulkadirin dizlerini yurt belleyen, bir saban okuna aylarca yatan, ve kendini bir ladin dalına asan genç kızların sırık boylarında yakımları sarar yurtları…Ve gözyaşları da çiçek açar bizim oralarda; buruşturulmuş örselenmiş yarlarımızdan yaralarımızdan…Bizim oralarda…
Küncü darı hasatlarında bölüşülen Anamurlu bir dost kokusu yayılır, ağar gider tüm Çorağa… Evciklerden taşan yeni yetme çocukların neşeli çocukluğu ağar tüm Anamur’a tüm dost ve yiğit çağlarda…Bizim oralarda…
Uzak diyarlardan toprağını özleyerek gelen bir hısım akrabanın burnunda tüter susam tarlası çocukluğu, hep bu yüzden biraz fıstık hasadı, biraz darı bazlaması biraz ekmek çomacı, biraz süt doğramacı sabahlar sızılatır burnumuzun ucunu bizim oralarda…
Anamur’un bir başka kokusu var der döner gelir uzak diyarlardan bir kasabalı, dayanamaz gurbetliğe, taaa goca dönmeden alır kokusunu obanın, çorağın, çorağın üstünde bıraktığı dostlukların, adaşlıkların… Adaşlıklarda bölüştükleri Maltepe Samsun, Birinci, Bafra, sarma tütün cigaraların…Cigara tabakalarında gizledikleri sevdaların…Bizim oralarda…
Gece uzun gece karanlıktır bizim orlarda ve sütleğen,çitlembik, nergisler,arpa çiçeği ve sümbüller,koyaklarda açan kekikler ve çiğdemlerin kokusu sızılatır burnunun ucunu bizim oralarda…
Kundağı kefen olur, bezi kefen; kanı esmer yüzü ak, sıcağında sabır taşları çatlasa da çatlamaz ırgadın yüreği der Ahmet Arifli dizeler. Fışkırır teneke saksılara ekili karanfiller, çetenelerde nergisler, sardunya kokulu toprak damlı evlerin avlularında tabak güller… Bizim oralarda…
Öyle içten, öyle derin, türkü söyler gibi küfreder Anamurlu obaları bizim oralarda ve üşür naz eder,darılır yârine bir parçası sarılıdır incecik ak kağıtlara sevdasının.. Yanar da sır vermez dostun susan dudağı …Bizim oralarda…
Ve dostuna yarasını gösteriri gibi, salkımsöğütlerde saçlarını tarar gibi, dillendiremediği yüreğinden taşar bir hasret türküsü…Ve kadınlar bebeler doğururlar, toprak damlı evlerinin taş duvarlarının ardında…Ne kadar çok doğururlarsa o kadar çok horantaya karışırlar bizim oralarda…
Bir gaz lambasının ışığında bir çıra kokusunun altında uzun kış akşamlarında masallar anlatırlar gırıntı sofralarında…Gavurganın kokusu ,elma erik dut gurusu ve fıstığın en kel yerinden en cücüğünden,en lezzetlisinden bir tütü yayılır yoğlanmış damların başından yitik anılarımıza bizim oralarda…
ibibikli horozlar yaparlar burunlarına yapıştırdıkları çiçeklerin gıpgırmızı renkleriyle çorağın çocukları bizim oralarda…Ve taşın altında ezilen Anamurlu otların; kına kokusu renk verir nasırlı avuçlarımıza bizim oralarda…Bizim oralar…
Anamur pazarına iniveren; Torosların cömert bağrıdır,aslında,yaylakların başından. Alınterinde öyküler taşırlar yukarı bayır köylüleri Anamur pazarına, ve eşeğinin sırtında helke helke yoğurtlar, bakla, yeşil soğan,ıspanak,ovabaşı portakalı,pancar, yer fıstığı Anamur karpuzu rengerenk bayraklar gibi kuşatır çavuşpınarında goca piladanların altını…Yer fıstığı en güzel kumlu toprakta yeşerir; kıraç toprakta da lezzetlenir bizim oralarda…
Aç mısınız denmez; ama karnın nahıldır, dillerden gönüllerden dökülen mayalı sözcüklerin adı, bizim oralarda. Çor çocuk ana buba, ata hep birden çöküverirler sininin başına…Bir keş tabağıylan bir tavlı ekmek çomacına eşlik eder , gara demlikte gara gara demlenen çay da…Bizim oralarda…
Bizim oralarda uzak bir yol türküsüdür hasretin adı. Yol işçileri yorgundur her daim, yol işçileri suskun, ama yiğit ama namuslu ama pırıl pırıl namuslu…Yol işçilerinin avuçlarındadır vatan. Ve vatanımın bir umudu …Bizim oralarda…
Konunu komşunu, köylünü kömetini akranını, tanıdığını, hısımını akrabanı sorarken; Napan, nörün, nere gidendir meraktan değil gözettinden dost olmanın yaren olmanın adı. Hoyun diye seslenilir ele güne obaya korkudan uzak …
Toroslara çarpan bir hoyn seslenişi yüreğimizin duvarlarında yankılanır o anda sıcaktan daha sıcak,ısıcak,sımsıcak…Yılandan da çıplak…Yalandan da çıplak…Çıplak oğlu çıplak…Cıbıldak…Dosdoğru. Hoyn sesinin destanı yayılır ovaya, koyaklara bozkıra ,ölüme bir soluk kalıncaya…Karıncanın su içtiği topraklara…Bizim oralarda….Bizim…Oralar işte…
( Bitti )
Gülden Mahmud kimdir :1977 Yılında Anamur ´da doğdu. İlk ve Ortaöğrenimini Anamur’da tamamladı. Atatürk Üniversitesi Kazımkarabekir Eğitim Fakültesi Edebiyat Bölünden 2000 yılında mezun oldu .İlk olarak Anamur Güngören İlköğretim okulun da göreve başladı. Daha sonra Gaziantep, Edirne ve İstanbul’da farklı okullarda Edebiyat öğretmenliği yaptı. Bekar ve 1 çocuk annesi olan Gülden Mahmud 2017 Eylül ayından itibaren Valide Sultan Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı olarak görevine devam etmektedir.
Anamurlu olarak yazılarınızı büyük bir zevkle okuyorum.