Yazarlar-Konular

FELSEFİ ANLATIMLAR :

GÜNEŞE SAYGI ANLAYIŞI ( İNANCI ) ( * )

İbrahim Çenet

‘Sabah güneşi sidikliye ( tembele ), akşam güneşi güzele vurur.’

‘Türkün üstüne gün değmez.’

‘Göbeğine güneş vurdu.’ ( Güneş göbeğine gelinceye kadar yatıyor.)

‘Gün görmüş ‘ ( İyi yaşamış, ancak buda gene güneşin nimetlerinden yararlanmış anlamında.)

‘Gün görmedi. ( Kötü yaşadı )

‘ Gün görmeyesin . ( Kötü yaşayasın . )

‘Gün girmeyen yere doktor girer.

Dünyanın oluşup, yer yüzünün kabuk bağlamasıyla ve zamanla bitki, hayvan ve de insanın oluşmasıyla onun dikkatini ilk çeken şey, güneş olabilir. Güneşin doğuşu, batışı ve etkileri onu ilgilendiren olgular olsa gerek.

Karanlığın ( güneşsizliğin) belirsizlik, soğuk , tehlike ve korku getirdiği gibi aydınlığın ( güneşli bir gününde bunların tersini oluşturduğu bellidir; yani açıklık , berraklık, ılık bir hava, tehlikenin ve korkunun az olduğu bir ortam. Bunlarda o zamanın insanı için küçümsenmeyecek olgulardır. Ayrıca zamanla , güneşin etkisinin daha da bilinmesiyle yenecek sebze ve meyve gibi olgularda bu rol anlaşılarak ya da sonra ekilen tohumun çimlenmesinde güneşin rolünün belirlenmesiyle güneşe saygı daha da artmıştır. Üstte söylediğimiz güneşin insan üzeride ki etkisinin bilinmesi , neredeyse insanın ( insan) olması kadar eskiye gittiği bellidir. O halde güneş ve onun işlevlerinin bilinmesine bağlı olarak çok ama çok eski bin yıllardan bu yana güneş, insanlara ilk saygı odağı ve deyim yerindeyse ilk inan ve tanrılık görevi gören bir unsur olmuştur. Bu durum insanlar nerede var olmuşsa orada böyle olmalıdır.

Buraya bir parantez açalım : Yer yüzünde bildiğimiz en eski uygarlık MU uygarlığıdır. Bu uygarlık en azından yetmiş ( 70 ) bin yıl geriye götürür bizi ve insanların tek dil konuştuğu zamandır. O günlerden günümüze pek çok kültür taşıyoruz. Bir tekini söyleyelim : Ma, Mo- Mu, (A)mo (n) dur. Evet Amon ‘dur ; bu şu bildiğimiz hiristiyanların her sözün başında kullandığı Amen den bahsediyoruz. Gene Müslümanların her sözün başında kullandığı Amin den bahsediyoruz. Amon yani Amen ve Amin yer yüzünde Güneşin temsilcisidir. Amin güneşten oluşmuştur. Ana tanrıçadır. Amin sadece bir MU uygarlığı tanrıçası değil aynı zamanda bütün tanrı ve tanrıçaları doğuran ana tanrıçadır. Ra güneşin adlarından birisidir. Amon-ra demezlermi. Japon kralları kendilerini güneşin yer yüzünde ki temsilcisi sayarlar bayrakları da güneştir. İngilizler kendilerini güneş batmayan imparatorluk olarak kabul ediyorlar.

Anadolu, güneşin bir tanrı olduğu anlayışının en önemli odaklarından birisi olmuştur. En az beş bin yıl önce Anadolu da, güneş kursunu yapmıştır burada yaşayanlar. “ Yani dünyanın güneş etrafında dönerken kendi etrafında da on iki kez döndüğünü anlatan ve güneşin dünyaya ışık veriş eğimini gösteren ‘Güneş Kursu‘ Anadolunun en ortasında beş bin yıl önce somut olarak yapıldı. Güneş Kursu bu tarihte yapıldığına göre, kim bilir bir o kadar daha eskiden bunun yasaları tespit edilmiş olsa gerekir.

İnsanlar hem gün doğumundan gün batımına kadar çalışmak zorunda olduklarından hem de , güneşin bilinen bütün iyi özelliklerinden dolayı, sabah güneş doğarken yataklarından kalkmış olmaları ve ayakta olmaları alışkanlığı ( inanışı) vardır. Aksi bir durum kötü olur. Uğursuzluk getirir. Bunun için insanlar üstte aktardığımız bazı sözleri (atasözleri ) oluşturmuştur. ‘Göbeğine gün değdi’, (kalkmalısın, çünkü bak güneş doğmuş , üstelik göbeğine gelecek kadar da yükselmiştir.)

İnsanların Hititler, öncesi ve sonrası zamanın da, güneşe saygı gösterdikleri ve tapındıkları zamanında, biçimselde olsa bir anlayışları vardı. Dışkı ve işeme gereksinmelerini giderirken güneşten yana dönemezlerdi, yani bunu saygısızlık ve uğursuzluk olarak görürlerdi. Oysa bu inanış ve alışkanlıkta olmayan insanlar , bu duruma dikkat etmezler dışkı gereksinmelerini yaparken rastgele ve bazen güneşe karşı işediği zaman, önce ki alışkanlıkta ki insanlarca zorlanır ve cezalandırıldığı olurdu. Oysa bu alışkanlıkta olmayan insan bunu suç ve olumsuzluk görmez, bu cezayı anlatırken; ‘suçum güneşe karşı işemek’ diye alay ederdi. Günümüzde de bir kişiye bir ceza verilmişse ve kişi bunu kabul etmiyorsa , cezaya neden olan suçu sorulduğunda , aynı sözü söyler.

Günümüzde de ;

‘ Akın var güneşe akın / Güneşi zaptedeceğiz/ Güneşin zaptı yakın. ‘ ( N. Hikmet ) derken de güneşin öneminin bilindiği çağlardan berinin alışkanlığıyla söylüyoruz olsa gerek.

Bugün K. Maraş’ın Pazarcık ilçesinde Hatay’ın Samandağ ilçelerinde , Tunceli de ve Osmaniye’nin Çardak köyünde ( belki başka yerlerde de ) yakın zamana kadar ve hala kimi insanlar sabah güneş doğarken kalktıkları bir yana ‘ iyi insanların üzerine gün değmez’ diyerek kalkmaya zorladıkları; hangi din ya da meshepten olurlarsa olsunlar , güneşten yana dönüp, ellerini bir an oraya doğru kaldırıp , güneşin ilk değdiği , evin köşe taşı, bir ağaç bedeni veya bir ağıl kazık başı gibi bir yerleri öpenler bile olur.

Bu yaptıkları davranışın , kendilerinin şimdi ki dinleriyle ilgili olmadığını , eski çağlardan kalan bir tapınım biçimi olduğunu onlara hatırlatsanız bile , size itiraz eder bu yaptıklarını mantıklı ( esemeli ) bulurlar ( * *)

Yazımızı 1420 yılında görüşlerinden dolayı Osmanlıların idam ettiği ( Şeyh ) Bedrettin Mahmud ‘un bir sözüyle bağlaylım : — ‘ Ay ve güneş herkesin lambasıdır ! / Su herkesin suyu ! / Hava herkesin havasıdır ! / Ekmek neden herkesin ekmeği değildir !.’

Anlaşılan güneşe saygı ve inan, daha uzun süre devam edeceğe benziyor.

( * ) Bu yazı Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi , AMON Felsefe Okulu’nun ders notlarından alınmıştır.

(* * ) Dünkü ve bugün ki İslam puta her türlü puta karşıdır diye biliriz. Oysa tüm minarelerin tepesinde , tüm cami kubbelerinde , tüm mimberlerde ( cami içinde Cuma konuşmalarının yapıldığı yer) ay figürü vardır. Bu, ayın kutsallığının yanında Sümer tapınaklarında en önemli tapınılan PUT ‘tur.

İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.

Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği  organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.

Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim,tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi  kurucu üyelerinden.

Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır

İbrahim Çenet

One thought on “FELSEFİ ANLATIMLAR :

  • Gülden MAHMUD

    Türkmen olan babaannem, uzaklardan biri gelirken;” teni bakim” “Bi teniyiver” derdi. Bu teni-mrk;tanımak, tan’dan geliyordu. Tan, güneşin doğduğu aydınlattığı, ısırığı, yeşerttiği, aynı zamanda gün doğunca neler doğduğu felsefesindeki umudu niteliyordu… Çok yönlüydü yani… Derin bir felsefe, derin bir sosyoloji, derin bir kültür, 3 harfe sığdırılmıştı. Tan… Tabi babaannem, ki biz bu anne derdik Yörük olunca, tan’dan ziyade, Türkmen ağzıyla, teni, derken güneşin, bilinmez de bilinir kıldığını ifade ediyordu aslında… Güneş o halde, bilinir kıldığı için de, aynı zamanda bilgi güç olduğundan, insan özünü güçlendirip, yaşamı dirençli hale getiriyor ve emin kılıyor… İnsanın adım atacağı yeri aydınlatıyor, şaşırtmıyor, dost oluyor… Dostu düşmanı ayırt ettiriyor… Yönümüz gösteriyor… Evreni ısıtarak, toprağın çığrışarak çıplaklığını soyunmasını, ve ilk yazı giyinmesini, hayvanların üreyüp çoğalmasını sağlıyor… O halde biraz yezidi, biraz şaman, biraz devrimci bir ruhu giyiniyor oluşumuz doğamız gereği oluyor ki; güneşin bu noktada kutsanmadı çok olağanlalıyor… Anlatımlarınız bizi zenginleştiriyor İbrahim ÇENET… Dergi de kendimi esas üniversitede hissetmemi sağlayan paylaşımlarınız, zenginleştiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum…kurşun kalemiyle, karanlığım yırtan tüm yereldenevrensele emek verenlere sonsuz teşekkür. 🙏

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir