Yazarlar-Konular

BİRAZDAN GÜN DOĞACAK

Gülden Mahmut
Birazdan gün doğacak…Torosların zirvesinde sonsuzluğun kollarında başlayacak bir masal! Çağlar ötesinden gelen bir masal.Çağlar ötesini aşıp giden… Naldöken dağlarının eteklerinde ışıldayacak. Yalçının doruklarına ağacak…Önce sedirlerin, sandalın, menengicin, dağ çileğinïn, sonra; böğürtlenin, zakkumun, katranın, sedirin ince uçlarına düşecek. Fundaliklarda başlayacak ilkin. Akdenizli bulutlarda, Akdenizli kayıkçılarda, Akdenizli yağmurlarda devam edecek sonra bir masal… Bir masal işte…Benim masalım bu…Senin masalın… Bizim masalımız… Sükunetle direnecek yoksulluğumuza….
Yöre halkının, Anamurlu obaların söylencesiyle defnenin masalı. Anadolunun akdenizle yikanan kıyılarında, kireç taşlı topraklarında boy veren defne ağacının şarkısı. Defnenin masalı bu. Sessiz olun… Susun…Dinleyin…Anlatacak…Birazdan… Çünkü birazdan gün doğacak.
Birazdan gün doğacak!
Anamuryum Antik Kentin rüzgarlarında bir çiçek boy verdi yüzyıllar önce. Bir şarkıda rengini aldı ilkin…Ve bırakıp gitti kokusunu bize yine yüzyıllar önce… Bugün hala sarhoşuz biz o şarkıda…Ak ellerimize kınaların yakıldığı, ak mintanımızda sütleğen, sürüp giden bir şarkı!
Anadolunun şarkısıdır o…Çokça da rüzgarlı burunun… Çakıl taşlarının… Akdenizli bulutların… Akdenizli yazların…Meyvem ne yenilsin ne de içilsin diyerek haykırılmış soylu bir başkaldırıdır… İsyandır …Tutkudur, aşktır… Ölümsüzlüğe mühürlenmiş yazgı, toprak anaya fısıldanmış efsanevi yakarıştır. Toroslarda masmavi umudun türküsüdür biraz. Doruklarında söylenir yüzyıllarca Giden Dönmez dağlarının!…
Birazdan gün doğacak!…Anamurlu ana tanrıçalar, bebelerin tenine sürmek için; hastasına şifa, kem gözlere kutsal bir dua için toplamaya gidecekler defnenin zehir yeşili yapraklarını. O yapraklar birer Akdenizli şarkı şimdi. Akdenizli fısıltı. Göğünde milyonlarca düş. Gövdesinde yüzmilyonlarca dize.
Birazdan gün doğacak!…Rüzgarlı burunun iyot kokulu düşleri eserken saçlarımızın arasında, burnumuzun ucuna defnenin kokusuydu gelen bir zamanlar. Hani şu su perisinin, sanatın, ışığın, ateşin ve şiirin tanrısı kabul edilen Apollon’a teslim olmayarak; ey toprak ana; koru beni, ört beni, sakla diyerek yalvaran ve oracıkta ağaca dönüşen. Işığa, ateşe, zafere ve ölümsüzlüğe erişen… Defnenin şarkısı…Dillere destan güzelliğiyle tüm tanrıların yüreğini kasıp kavuran, yaprakları her mevsim yeşil kalabilen, her daim güzel kokulu, ölümsüzlüğün sembolü ağaç. Altın sarısı upuzun saçlarıyla Yunanlı tanrıçalar’ın başını döndüren, bir ozanın şiirlerinden taşan, Anadolulu ince bir mozaige yansıyan, mermer kitabelerde vücut bulan!…Ayvaz ağıtlarıyla ölümsüzlüğe ulaşan. Anadolu’da yeni doğan kız çocuklarına ad olarak bırakılan…Defne!…
Birazdan gün doğacak!…Ve Anadolu’nun kadim topraklarında, defne yapraklarıyla doldurulmuş minderlerde, bebelerini uyutacak yeryüzü anaları. Defneyle tütsülenmiş ninniler, masallar fısıldayacaklar onlara… Biraz sonra. Bu masallarla büyüttüğümüz kız çocuklarına defnenin mahremiyetini öğretecek, oğullarımız… Efelik edecek Ege’nin dağlarında… Harbiye’de korkusuz bir savaşçıya dönüşecek her biri sonra…Akdenizli rüzgarlarla yıkanan topraklarımda, Defneyle kokulanıp, Defneyle bırakılacak ölülerim toprağa…Defneli muskalar asacağız yeni doğanların, kızların, oğulların boynuna. Defnenin yakarışı koruyacak onları. Duy beni ey toprak ana, ört beni, sakla. Esirge kem olandan ne varsa. Sonra ak teniyle bir genç kız, suya bırakacak bembeyaz ayaklarını…Defne kokacak onun da şarkıları…Muhteşem kokusu ve güzel görünümüyle Anadolu’da yurt bulmuş tüm uygarlıkları kucaklayacak sonra bu şarkı. Kopmaz kökler salacak uygarlığın bağrına.
Birazdan gün doğacak!… Zafer şarkılarıyla dönecek bir atlı. İliştirilecek sonra başına, ölümsüzlüğün tacı. Sanat yapanların hünerli elleriyle ışıyacak eserlerde. Zaferlerde, seferlerde; bayramlarda seyranlarda. Toprağa bıraktığımız her ölü bedende, defne ile tütsüleyip uğurlayacağız yakınlarımızı. En soylu en coşkulu duygularımızın sembolü olacak Anadolu’nun mağrur kızı. Ve bugün Antakya müzesinde bir mozaikte anlatmaya devam edecek masalını. Parmak uçlarından dökülecek notalara bir müzisyenin. Bir şiirde gösterecek kendini defne ağacı. Yarısı altın, yarısı köpük, yarısı balık, yarısı kuş… Cümle musluklardan taşacak sonra süt niyetine. Renk verecek kıl çadıra, ala kilime, ala çula düş diye .. Anadolu’da toprak damlı bir evde defne yeşili doğacak tüm çocuklar. Defne defne boy verecek geleceğe….
Birazdan gün doğacak. Birazdan insafsızca dişi, insafsızca şehvetli, yeşiline kurban olduğum, mavisine vurulduğum bir ağaç; meyvelerini bırakacak avuçlarıma Anamuryum’da. Tepeden tırnağa arzu dolu, aşk dolu, sevda dolu, zarafet dolu. Sütten duru, buluttan beyaz, bir şiir konacak göğüme. Bir martı vuracak kanatlarını serin sulara. Bir gün ışığı daha düşecek sedirlerin ince uçlarına. Sevinçten dili tutulacak balıkların. Sevinçten dili tutulacak yarpuzların, sevinçten dili tutulacak acı çiğdemlerin, karabaşın… Bir sürü oğulları daha olacak Dragon’un, Sultan Çayının. Defne kokusunda maviliklere dalacaklar bahtiyar. El sallayacak ihtiyar sandallar, balıkçılar… Her biri defnenin oğullarıdır onlar…
Birazdan gün doğacak… Güz kuşları uçacak ötelere. Birazdan başlayacak o şarkı. Yağmur dinecek, rüzgar esecek, yıldızlar arasında. Bir gün daha başlayacak toprağın esmer alnında. Işıltılı, beyaz… Yeni bir gün vuracak uzak kıyılarımıza… Bir ateş daha yakacak göçmen obaları… Akdeniz Akdeniz tütecek o şarkı. Akdeniz tenim. Bir de defne. Defne tütecek sözlerim…Defneyle yoğrulacak peynir ekmekli sofralarım…Defneye kesecek tüm Anavarzalı öykülerim…. Ana sütlerine doyacak tombul al benizli bebeler. Toprağın da olmayacak Apollon’un da defne. Sade bizim şarkımız olarak kalacak yeryüzünde. Bir de işçi babaların. Bir de işçi babaların. Bir de… İşçi… Biraz da; ak kayın çıralı çamın.
Birazdan çatlayacak tohum… Analar çaput bağlayacak defne dallarına. Ölmeyecek hiç kimse, gitmeyecek anlamsız savaşlara oğullarımız. Boş kalmayacak kuyudan sarkan helke. Zafer ve barış şarkılarıyla dönecek erkeklerimiz evlerine. Dönecekler Ege’de Akdeniz’de. Başlarında defne!… Zaferleriyle.
Birazdan gün doğacak…Birazdan ey toprak ana, kurtar beni diye yakaran defnenin sesini duyacağız bu topraklarda. Şifa olacağım hastaya, renk vereceğim ak mintan, kıl heybe, ala çula… Ey toprak ana; beni sakla…Hiç solmayan zehir yeşili yapragımla koruyucu olacağım nazara. Kopmaz kökler salacagım bağrına. Ey toprak ana, beni koru, beni ört, beni sakla. İşte o vakit güneşe tutkun, rüzgara sevdalı, yıldızlara teslim olmuş bir defne boy verecek Anamuryum kıyılarında.
Birazdan gün doğacak…Hep iyiden güzelden yana bir sayfa, yeniden açılır yeşil otlar arasında. Küçük, mavi çocuklar doğar alfabelerden. Tepeden tırnağa güneştir bakışları. Tepeden tırnağa ışık…Tepeden tırnağa inanç. Hep iyiden ve güzelden yana. Birazdan… Birazdan binler, yüzler, milyonlar, yüzmilyonlar… Uyanır yoksul bir kasabanın gecekonduları. Bakır sahanda gün, asma da umut, yeşilde sevda uyanır… Yüreğin kuytulukları…O da uyanır…
Yoksulun demliğinde bin umut…Fakir fukaranın yüzünde gün uyanır. Hatem gadın bir sofra daha kurar öksüz oğullarına. Al topuklu, beyaz kızlar… Şimdi tepeden tırnağa anadırlar. Anadırlar sağrılı memelerde.Tarlalar mor, bostanlar umutlu, mevsim gürül gürül. Bulutlara şarkılar söylüyordur ovanın delikanlıları. Ağır sövgüler yağdırıyordur düşmana . Ayışığı tepede şahit. Defne kokusunda şarkılar fısıldıyordur Akdenizli kayıkçılar. Sakız gibi beyaz, iştahlı bedenleriyle kabarıyordur bebelerin teni. İsli paslı değildir evine dönen işçi babaların türküleri…Priketlerde açıyordur bir gün daha. Gülümsüyordur bir şiir daha Cebel obalarında. Kargışlı değildir göçmen ağıtları . Gülümsüyordur bir şiir daha alevi semahında. Islak taş avlularda defne, bir de Kıbrıslı muhacir evleri…Defne iliştiriyorlardır saçlarına.. Bir çingene kızın bedeninde dile geliyordur aşkların en güzeli. Öyle ki baharı en güzel onlar taşır koynunda. Ve de defneyi… Ve İstanbul’da söylüyordur Meryemce şarkısını. Tüm yeryüzü duyuyordur türküsünü… Ovalı rüzgarların şarkısı. Beyaz kuşlar konuyordur defnenin düşlerine o vakit. O vakit, Sait bir daha ölmeyecektir. Akdeniz’e yeniden ay ışığı dökülecektir. Başımdan aşağı dökülecektir o vakit, eski bir Rum kilisesinin ayazmasından şiirler… Toroslara bulut beyazlığında apak övünçler düşecektir. Defne kokacaktır göğü bir Bozdoğanlının. Akine’de bir yemiş boy verecek. Zeytinler yeşerecek, kimseler ölmeyecektir… O vakit. .o vakit bir beyaz düş olur dudaklarımda türkülerim… Biraz deniz, biraz yosun, biraz yeşil…Ve de defne… Bırak defne koksun günlerim. . Yarım kalmış dizelerim. Sofrası kurulur yeniden defnenin namuslu, emektar, bin bereketli. Güneşli çocuklar büyür yeryüzünde…Buğday benizlerinde defne defne gülümsemeleri. Sofralar kurulur geleceğe, daha güzel günler için. Bakır sahanlarda kuşlu türküler. Şiirler daha bir insanlaştırır, yok olur kötülükler. Binlerce öpücükten daha güzel. Binlerce aşktan daha güzel… Binlerce sevdadan güzel. binlerce sözden güzel…Bir şiir, bir şarkı…Biraz da defne dalı… Biraz da şarkısı…
Birazdan gün doğacak. Kadınlar kuşlu türküler söyleyecek. Defne takacaklar sevinçlerine… Kuşlar konacak birazdan gözlerime… Defne yeşili, sözlerime… Birazdan gün doğacak…Defne tütecek kızımın yeminleri.. Kızım mayıslara yürüyecek elinde defne dalı, şarkısında sevinçler… Birazdan gün doğacak sonsuzluğun kollarında … Başlayacak o şarkı…Defne’nin şarkısı!…Birazdan!… Birazdan!…Birazdan gün doğacak.

Defne fidanı ( Anamur Nature dergisinden alınmıştır )
Defne bitkisi
Baş döndüren zafer ve duygusu
Defne bitkisinin meyveleri
Zafer, güzellik, duygu ve defne


Gülden Mahmud kimdir :1977 Yılında Anamur ´da doğdu. İlk ve Ortaöğrenimini Anamur’da tamamladı. Atatürk Üniversitesi Kazımkarabekir Eğitim Fakültesi Edebiyat Bölünden 2000 yılında mezun oldu .İlk olarak Anamur Güngören İlköğretim okulun da göreve başladı. Daha sonra Gaziantep, Edirne ve İstanbul’da farklı okullarda Edebiyat öğretmenliği yaptı. Bir çocuk annesi olan Gülden Mahmud 2017 Eylül ayından itibaren Valide Sultan Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı olarak görevine devam etmektedir. Şairdir , birçok makale ve kitapları vardır.

4 thoughts on “BİRAZDAN GÜN DOĞACAK

  • Resmiye özel

    Torosların güzel kızı Gülden
    Toroslarda gezdirdin bizi, defne kokuyor tüm Akdeniz.
    Yüreğinden öpüyorum

    Yanıtla
    • Gülden mahmud

      Abla çok sağolasın.Defnenin kokusunu hissettirebilmissem bir nebze ne mutlu bana.Selamlar.

      Yanıtla
  • TÜRKAN SÖĞÜT GEZER

    Ne kadar da güzel anlatmışsınız, sahiplenerek defneyi, umarım son yaşadığımız deprem nedeniyle Akdeniz’in üzerindeki o hüzün sizin sesinizle iyileşir, güzel insan. Kutluyorum, acılar yerine toprakta şiir ve defne kokusu olsun

    Yanıtla
    • Gülden mahmud

      Umutla …Dilerim… teşekkür ederim. Varolun..Var olsun insanlığın şarkısı🙏İyleselim hep birlikte …hep birlikte sözun güzelliğinde ve yürekte…Dilerim ki….

      Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir