YUKARI ÇUKUROVA KİMLİĞİNDEN
Bekir Dağsever
Yukarı Çukurova denince akla Amanoslar ve Cebelibereket- Osmaniye gelir. Amanoslar denince de bir ucu Belen geçidinden İskenderun’a, Dörtyol,Erzin,Toprakkale,Osmaniye, Bahçe,
Hasanbeyli,Düziçi,Kadirli ve K. maraşın Andırın’ın güneyi olan bölgeye Yukarı Çukurova denir. Bu bölgenin tarihinin çok eski olmasına karşın konumuz gereği çok eskiye gitmeyeceğiz. Buraların halkı Hitit ve Doğu Roma, İran, Arap kültüründen etkilenmiş, Osmanlı’nın iskan politikasıyla bu günkü şeklini almıştır.
İklimin ve insanların geçit yeri olan bu bölge gerek toplumsal gerekse iklim bakımından dünyada eşi benzeri olmayan yerlerden biridir. Aslında ülkemiz Akdeniz, Karadeniz, Marmara, Ege, doğu Anadolu, Güneydoğu dan sonra sekizinci bölge olarakta Amanoslar bölgesi olması gerekir.
Bitki ve insan topluluğu bakımından dünyada eşi benzeri olmayan yerlerden biridir. Hele bitki çeşitliliği bakımından hem Akdeniz hem karasal iklimde yetişen endemik florası dünyanın başka bir yerinde yoktur. İnsanlar içinde durum aynıdır. Avşarlar, Peçenekler, Karkınlılar, Ulaşlılar,
Farsaklar, Tecirliler, Bozdağanlar, Kürtler, Tahtacıların bulunduğu yerdir yukarı Çukurova…
Amanoslar’ın Akdeniz’e bakan yüzü ve Doğu ve Güney Doğu’ya bakan; Kırıkhan , Hassa İslahiye, Kömürler, Türkoğlu ilçeleri ile insanı ve kültürel iletişimi vardır. Aynı Türkler, aynı yemekler gelenek ve görenekler birbirine benzer. Osmaniye’de söylenen anonim;
“Şu cerenin sulukları kayalı
Şeker yemiş dudakları boyalı
Şu cereni sevdiğine vermeli
Seherden üstüme geldi bu ceren”
Yukarıda adı geçen Güney Andırın’dan 230km uzaklıktaki Kırıkhan’da söylenir. Başka bölgelerde çok iyi bilinmeyen tirşik çorbası bu saydığımız yerlerin hepsinde bilinir. Tirşik adına öyküler, şiirler ,türküler söylenmiştir. Bir köye imam duran hocaya tirşik vermezler tirşik verilmedi diye hoca teravi kıldırmaz.
“Daraklının yeri üce
Hocam nasıl kaçtın gece
Eğer tirşik verilmezse
Teravi kıldırmaz hoca
Bir başkası gurbette tirşiği özlemiş anasından tirşik ister.
“İznim yok gelemedim
Ana bana tirşik gönder
Gurbet elde bulamadım
Ana bana tirşik gönder”
Demiştir aynı şey tarhana içinde geçerlidir “Tarhanam gitti sellere malamat olduk ellere”
Akşamları komşulara gidişlerde ”Kış günü uzun gecede koz kırılır belben yenir, azıcık çizgiden çıkana ellaham gudurmuş denir” böylesi uzun gecelerde düğünlerde bayramlarda nasıl ki Urfa’nın sıra geceleri varsa bu bölgelerde de sıra türküsü vardır. Sırayla türküler söylenir bilmeyenlere bilipte söylemeyenlere cezalar verilir. Önemli bir konuda sanki tüm türküler Karacaoğlan’ının mış gibi karacalanması istenir. Yani söylenen türkünün kime ait olduğunu belirtme şartı vardır.
Yukarı Çukurova insanı paylaşımcıdır. Keşik ve ödünçleşme yerine korumakta “sende yoksa bende var” denerek paylaşım yapılır.
Yukarı Çukurova demek eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandığı yer ve ilk organ naklinin yapıldığı tarihte ki İrenepolistir.
Sekizinci yüzyıl geç Hitit döneminden kalma açık hava müzesi demektir ön önemlisi YUKARI ÇUKUROVA DEMEK Yaşar kemal, Dadaloğlu, Karacaoğlan demektir.
Bekir Dağsever kimdir : Osmaniye / Düziçi / Çitli köyü doğumlu ve yaşayanı. Ne zaman doğduğunu kendisi de bilmiyor. Bir elin parmakları kadar çocukları ve torunları da var. Düziçin de lise , Eskişehir Anadolu Üniversitesinde okudu. Emekli .
Halkbilim araştırıcısı ve derleyeni, öykücü ve özellikle şair. Bekir Dağsever için halkbilim araştırıcısı dedik ancak ; 14 kadar üniversiteyi bitiren genç araştırıcı Bekir Dağseveri araştırarak ya da onunla konuştuklarını yazarak ‘okul bitirme tezi ‘ yazarak diploma almışlardır. Başkaca dört kadar üniversite mezunu Bekir Dağseverle konuştuklarını mastır tezi yaparak yüksek lisans diploması almışlardır. Ve bir kişide gene Bekir Dağseverle çalışma yaparak, onu dinleyerek , dinlediklerini kaleme alarak Doktor ( doktora ) ünvanına kavuşmuştur.
Zamanını şu an Doğu Çukurova , Düziçi / Çitli köyünde ve de Çukurova kentlerinde dolaşarak geçiren bir halkbilim yaşayanıdır. Basılı pek çok kitapları vardır.