GÖBEKLİTEPE VE ÇOK ÖNCESİ
İbrahim Çenet
Göbeklitepe çok önemli !

Göbekli tepeden bir görünüm
Çok kişi ilgileniyor bu durumla, sosyal medyayı en çok uğraştıran bir konu. Bizde bir ucundan bir şeyler söyleyelim bu konuda. Burası Urfa ilimizin 18 km yakınında. Neredeyse 15 yıl kadar önce ortaya çıkarıldı. Göbeklitepe, olanın çok azı kazılmış durumda. Kimi zaman kazının durduğu söyleniyor. 150 yıl kazıların süreceğini ileri süren bilimciler var. Taşlar, hesaplamalar, heykeller , kabartmalar; somut ve soyut anlayışlar, çizimler ve çok sayıda. Üzerleri de örtülmüş. Yerli – yabancı bütün bilimciler bu eserleri on iki ( 12 ) bin yıl önceye tarihlediler.
Burada ki eserler ( zaman faktörü de düşünülürse ) çokta çarpıcı tabi. Olağanüstülük ve gizem bir arada.
Herkes burasından birkaç foto alıyor ve üç beş soru soruyor ve belki iki yorum yapıp bırakıyor. Ne diyorlar :
— Doğu Akdeniz in üç dinide ilk insan Adem ‘ in 6-7 bin yıl önce yaşadığını, tanrı buyruğu olarak yazıp söylediğine göre; peki 12 bin yıl önce bu Göbeklitepe eserlerini yapan insan değimiydi, bunlara kim diyeceğiz. Bu durumda dinlerin inanırlığı kökten sorgulanır.
— 12 bin yıl önce daha neolitik çağa yeni geliyor – geçilecek olmasına karşın, dendiğine göre ,çanak – çömlek bile yapılmadığına göre, bu kadar sanat vari heykeller kompleksler, hesaplamalar, felsefi anlatımlar nasıl yapılıyor vb. Bunlar soru elbette. Bizde bu durumu düşünsekte , başka durumlar anlatıp, başka sorular sorup yanıtlamaya çalışacağız. İşin bir kenarından başlayalım.
* Daha 1960 larda kazıları yapılan Anadoluda ki Çatalhöyük 9500 yıl önce yapılmamışmıydı. Gene 1963 yılında Prof. Dr. Halet Çambelin de katıldığı Diyarbakırda ki Çayönü ( hemde kent yaşamına geçmişler ) 10.500 yıl önceye dayanıyordu. Bu örneği şunun için verdik. Yani 60-70 yıl önceleri de ademden çok önceleri yapılmış – yaşanmış uygarlıkların olduğu ortaya çıkarılmıştı.
* Göbeklitepede ki eserler nasıl yapılmış ! Herkes bu soruyu soruyor ve çokları hiçbir yanıt vermeden konuyu havada bırakıyorlar. Tabi konunun uzmanlarından bazıları da bizlere yanıtlar veriyor ve bizleri düşündürüyorlar.
Bizce insanlık tarihi çok daha eskidir.
— Bu eserler nasıl yapılmış ? Örneğin dört metre yüksekliğinde ve tonlarca ağırlıktaki sert taşlar nasıl kesilmiş ! Yüz kişiden 99 bu soruya yanıt aramadan ve düşünmeden havada bırakıyorlar.
— Bazı bilimciler burasının tapınak (lar ) olduğunu söylüyor . Aksini savunanlar ; a – tapınaklarda küçükte olsa kapalı alan olur, burada kapalı alan (lar ) yok. b – Şimdilik , görülen çevrede yerleşim yerini andıran kalıntılar yok. Oktay Kaynak , burasının , ölüleri bekletme yeri , cesetlerin etlerini akbaba gibi kuşlar yiyor, kalan kemiklerde bir yere gömülüyor, diyor. ( yerelde ki evrensel ) adlı bilim dergisinde , yazdığı gibi. Gene bilim insanı Oktay kaynak, burasının bir ölü bekletme yeri olduğu kadar , bir doğum ve üreme anlamını da sembolize ettiği öngörüsünde. Prof. Dr. Ahmet Ünal, çok şeyin kuşkuluda olduğunu, sanki eserlerin mükemmelliğine bakarak burasının yeni zamanların işi olduğunu söylüyor. ( yerelde ki evrensel dergisi. ) Arkeolog, yazar M. Yüksel Kaya ; Kastabala ören yerinde yaptığı konferansta ; burasının ölüm – üreme ve dirilmeyi sembolize eden bir alan olduğu anlayışında. Yani insanların buraya ölülerini getirme yeri ve de yılın belli zamanlarında bereket için çiftleşme alanları olabileceği anlayışında. … Bizce de Zerdüştilerin kitabı Avesta da bir takım bilgiler var.
— Göbeklitepe de çok konuda çok ayrıntılı ve özel olarak bir araya getirilmiş heykeller var. Birilerine değinmek istiyoruz. Elleriyle tutar gibi yaptıkları, yarı kalkık ya da başka pozisyonda penislerin sergilendiği ya da ön plana çıkarılmış heykeller var. Kimi bilimciler bu durumu burasının oluşum, doğum, yaşama ve ölümle ilgili alanlar olduğunu söylüyor. Resimde görülen heykellerin penisleri çok belirgin, çok gerçekçi bir durumda. Ve hiç kuşkuya yer yok ki bu insanların penisleri sünnetlidir. Çokları da öyle kabul ediyor. Bu heykeller daha beş- on sene önce ortaya çıkarılmış ve bu heykeller en az 12 bin yıllıktır. Peki insanlar en az on iki bin yıl önce sünnet oluyorlarmıydı. İşte oluyorlarmış. Belge ortada. Bunu birileri 20 – 30 yıl önce söyleseydi , kim bilir kimler aklınca ne dalga geçerlerdi.
Oysa biz 25 yıl kadar önce yazdığımız ve şu an piyasada satılan Gılgamıştan günümüze gelenek – göreneklerimiz , adlı kitabımızda , 39. Kübele bölümde bunu açıkça anlattık : — 10-12 bin yıl önce Anadoluda yapılan sünnetin nasıl ortaya çıktığını , anlamını, anlayışını ve yöntemini anlattık. O zaman demir ve bıçakta belki yoktu, nasıl kesiyorlardı erkeklik organı derisini. Sanırız doğada bulunan kırılınca keskin bıçak gibi olan, obsidyen cam taşlarla kesiyorlardı. Bu maden parçası çok sağlam değil, ancak buda kırılınca gene kenarları keskin şekilde oluşuyor.
12 bin yıl önce penisin kabuğunu bir biçimde kesiyor da. Peki kimileri on ton ağırlığa varan taşları hem de düzgün bir şekilde nasıl ve ne ile kesiyor:




Üstte anlattığımız duruma Göbekli tepeden görüntüler.
Göbeklitepede ki o heykelleri ve onları çok anlamlı şekilde bir arada düzenlemek ve mesajlar vermek uzun ve büyük bir bilgi ve eğitim sonucunda olmalı.
Bizde bu gibi konuları uluslar arası bilim dergilerine ve uzmanlarına soruyoruz. Daha çanak – çömlek yapılamayan bir zamanda bu çok sert ve çok büyük tonlarca ağırlıkta ki taşları – hem de düzgünce – nasıl ve ne yöntemle kestiler :
— 11-13 haziran 2022 yılında İstanbul da Sibirya – Göbeklitepe ; Dünyaya kültür taşıyan ön Türk kurultayı yapıldı. Bu uluslarası kurultaya bilim ekipleriyle birlikte 20 bilim gurubu katıldı. Burada ki sonuçlar , uluslar arası hakemli bir dergide yayınlandı ve onaylandı. Yani Göbeklitepede ki kimileri on (10 ) tona kadar çıkan özel taşlar ve heykeller ; otuz ( 30 ) bin yıldan beri kullanılan Eski Kuzey Asyalı ( Sibiryalı ) halklar tarafından M.Ö. 30 binlerden itibaren geliştirilen baskı mikro dilgi teknolojisinin ürünleri kullanılmıştır, Göbeklitepe de eserleri kesmede, yapmada.
Dokuz Eylül Üniversitesi hocalarından ki Kafkasya, Orta Asya Arkeoloji Araştırmaları Merkezi’nden öğretim üyesi Prof. Dr. Semih Güneri , Kendi ekibinde Rus bilim insanı Prof. Dr. Ekaterine Lipnina ile 2 ayrı oturumda yaptı. Semih hoca ve Rus bilim insanı Libnina şöyle diyor :
Sibirya’dan Göbeklitepe’ye aktarılan yeni arkeolojik belgelere ulaştıklarını belirterek, teknolojinin kanıtı niteliğinde, baskı yöntemiyle üretilen taş aletlerin bulunduğunu söyledi.
Bu kurultayda ve onu uluslar arası hakemli bilim dergisinde yayınlanmasını Prof Dr Semih Güneri hocadan dinleyelim.:
1 — 30 bin yada en azından 25 bin yıldan beri Sibirya ve Asyanın geniş ortasından dünyanın çok tarafına göçlerin olduğu bilinir. Yeni dünyaya Asya insanının ( Kızılderili dediğimiz) insanlardan söz ediyoruz. Avrupanın kuzeyine, Türkmenistana, Zağroslara ve oradan Anadoluya gelen insanlardan söz ediyoruz. Bu sır değil ve açık.

2—Semih Güneri hoca şöyle diyor. Burada ki çeşitli uluslardan hocalar bilir ki Sibiryadan Türkmenistana, Zağroslara ve Anadoluya insanların gen haritaları çıkarılmış, masalarda dolaşmaktadır.
3 – Arkeolojik bulgularla , somut desteklenmeyen tezler kuşku yaratır. Bu baskı , mikro dilgi tekniğini Sibiryadan , Türkmenistana,Zağroslar ve Göbeklitepeye açık şekilde görüyoruz.
“Göç hareketleri ancak arkeolojik belgelerle doğrulanabiliyorsa göç olarak kabul edilir” diyen Prof. Dr. Güneri, şöyle devam etti:
‘MİKRO-DİLGİLER ÖZENLE ÇIKARILIYOR’

Baykal bölgesinde, 2019’da hem kazı alanlarında hem de laboratuvarlarda araştırmalar yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Semih Güneri, çalışmanın Türkiye’deki en saygın arkeolojik hakemli dergisinde yayımlandığına dikkat çekip, “Üzerinde çalıştığımız baskı mikro-dilgiler 2-5 mm boyutlarında minik kesicilerdir. Bunlar kemik malzemeye yapıştırılıp , dizilerek en ince işlerde kullanılan hassas aletlerdir. Çalışmamızın böyle bir dergide yayınlanmış olması hipotezimizin onaylandığını gösteriyor. Çalışmalarımızı, ilk defa bir uluslararası toplantıda, Dünyaya Kültür Taşıyan Ön Türk Kurultayı’nda geniş çevrelere duyurmuş olduk” diye konuştu.
Semih Hoca :
“Sibirya-Yakın Doğu Üst Paleolitik göçleri maddi kültür belgeleriyle doğrulanmış bir süreçtir. Andığımız taş alet üretim teknolojisi belli ki yaklaşık 7 bin kilometre doğudan batıya doğru taşınmış. Bu teknoloji en erken Türk dili konuşan halklar tarafından uzak mesafelere doğrudan mı iletiliyor yoksa ara istasyonlara taşınarak mı uzun mesafeyi katediyor, bir netlik yok ama yine de arkeolojik belgelere bakılırsa Sibiryalı halkların Zagroslar bölgesine ulaştığını biliyoruz. Sibiryalı avcı-toplayıcılarla yerli Zagroslu avcı-toplayıcılar arasında ilişkiler olmuş görünüyor. Genetik araştırmaların sonuçları da zaten Sibiryalı halkların Zagroslara kadar ulaştığını gösteriyor. Göbeklitepe kültürü bölgesine dair genetik araştırmalar yapıldığında bu tip sonuçlar ortaya çıkabilir. Sibirya-Göbeklitepe hipotezi ve yayınlanan makale doktora öğrencilerimle birlikte yürüttüğümüz kolektif bir çalışmanın sonucudur.”

Semih Güneri hoca 25 bin yıldan beri Sibiryadan başlayarak Türkmenistana, Zağroslara, Mezapotamya diye adlandırılan bölgeye ve Anadoluya getirilen kesme tekniğini bizlere örneklerle anlatıyor. Not : Biz bu tekniğin Çin Moğolistandaki 7-8 bin yıl önce Türklerin yaptığı ve üç yüz ( 300 )metre yüksekliğe kadar çıkan pramitlerde de kullanılmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Ayrıca 25 bin yıl öncelerden başlayarak yeni dünya ya giden Kızılderililerinde bu tekniklerden haberdar ve kullanılmışlardır.
— Göbeklitepede şu anda kazılan , kazılmayan on iki tepe vardır. Ayrıca üzeri kapatılmış her tepe kazıldığında on ya da on iki dikili taş vardır. Belki kazıların devamında tepeler çoğalabilir ancak burada ki on ( 12 ) ler bize Gılgamış Destanında ki neredeyse her şeyi on iki sayısıyla açıklamalarını anımsattı. Gılgamış Destanı ve Sümerler en az 7 bin yıl önce Türkmenistan ve onlarda daha doğudan geldiğine ve bu on iki sayısı olgusunu Asyadan getirdiklerine göre. Göbeklitepede ki bu on iki hayvan, on iki tepe, on iki dikili taş olgusu Asya ve Sibirya tarafından gelmektedir.
— Göbeklitepede şekiller bir kural ve kaide içindedir. Taş sütünlar yuvarlak bir biçimde dizilmiş ve bazı yan oda ve bölümler, dikdörtgen vb şekildedir. Bu şekillerle bu durumu yapan toplumun Sümer halkının geldiği yerde ki hakla ilişkili olacağını gösterebilir bizce.
—Göbeklitepede çakmak taşı, kireç taşı ve de daha sert doğasal taş parçacıklarıda bulunmuştur. Bizce bu sert taş parçacıkları büyük taşları kesmek ve heykelleri yapmakta kullandıkları, Sibirya mikro dilgi işleminde kullanılmış olabilir. Çakmak taşı ve Obsidyen taş aletler kireç taşından baltalar ve mikro daha sert taşları ( 2- 5 mm ) sert kemiklere çok özel yapıştırıcılarla yapıştırıp , kullanmışlardır. Bu söz konusu taşlar için Kapadokya, Bingöl ve kuzey doğu Anadolu gibi, 250—500 km den getirilmiştir. Bu durum Göbeklitepenin anlamını ve organizasyonu anlatıyor.
Daha başlangıç diyebileceğimiz Göbeklitepe olgusuna çok açıdan bakılabilinir ve çok şeyler çıkıyor ve çıkacak.
— Kün-Ay sembolünün en eski halini Hakasya kaya resimlerinde görürüz. Dünyanın en eski gözlemevlerinden biri olduğu düşünülen, doğal kaya yapılardan oluşan ve Sunduki adı verilen yerde keşfedilen bu Kün-Ay tamgası, M.Ö. 17 binli yıllara tarihlenmektedir.
Hakasya’daki Kün-Ay sembolünün aynına, binlerce yıl sonra Anadolu’da Göbeklitepe tapınaklarında da rastlamaktayız.

İki uygarlık sembolü ne kadarda benziyor.
Sümerliler zamanında Ay-yıldız biçimine dönüşmüştür

— Göbeklitepe de Şamanizme ilişkin pek çok Kamsal özellikler var. Başta tamgalar, hayvanlar vb vb.
Mısır ve Sümer uygarlıkları henüz doğmamışken, Göbeklitepe’de şamanlar ayinler düzenliyordu.
Göbekli tepede ki hayvan kabartmaları ile Göbeklitepeden daha önceye tarihlenen Sibirya hayvan kabartmaları çok benzerlik gösteriyor.
Sonuç olarak Göbekli tepe kültürü daha önce ki yıllarda Asya ve Sibiryada da oluşturulmuş ya da kullanılmış kültürün şu veya bu şekilde devamıdır, etkisindedir, ilişkilidir.
İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.
Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.
Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim, tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.
Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.