Yazarlar-Konular

EL İŞİ ve PARLAYAN ARMUT

Selim Özgül

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, el işinin yeri başkadır.

Elden ele değişir, el işi.

Beceri ister, el işinin iyisi.

En çok da parmaklara iş düşer, el işi becerisinde.

Akıl da yer alır, duygu da, parmakların dokunuşunda, iş görüşünde.

Hasta ziyareti için bir hastaneye gitmiştim. Gözüme” nöroşirürji” kelimesi ilişince, dilimin bu kelimeyi telaffuz etmekte zorlandığını fark ettim.

Nöroşirürji!

Latince aslı el işi, el işçiliği, elle yapılan işlem demekmiş bu kelimenin.

Tıbbın dili Latince olunca, Latinlerin el işi oluvermiş, hayat kurtarma operasyonu “cerrahi”nin adı, bütün dünyada.

Nöroşirürji! (Sinir sistemi cerrahisi)

Fransızların telaffuzunu taklit ederek böyle söylemişiz biz.

İngilizler de “surgery” diyor, bizim “şirürji” dediğimize.

Zor olanı seçmişiz biz, dilimiz dolanıyor söylerken.

Elin el işini diline dolarsan, olacağı bu!

Ne yazık! Geçmişte imparatorluk kurmuşsun ama başkalarının muhtaç olduğun kelimeleri, ağzında bir türlü erimiyor bugün, dilin dolanıyor, söylemeye çalışırken.

Türetmeye de çok uygun bir dil halbuki, Türkçe.

Çok ama çok sahiplenenleri engel olmasaydı, alıp yürür, yabancılara muhtaç olmazdı bu dil.

“Olmak” fiilinden türeyen “olanak” kelimesini sıkça kullanıp yaygınlaştırdığı için bu ülkenin bir başbakanıyla gazete manşetlerinden “Bay Olanak” denilerek dalga geçildi bu ülkede.

Dilin yapısına ve doğasına uygun bir şekilde kelime üretilmesi karşısında çok ama çok Türkçü ve Türkçeci olanlar “Ne yani şimdi hostese de gökkonuksal avrat mı diyeceğiz” diyerek dalgalarını geçtiler. Kıçlarıyla güldüler.

Evet! Doğru! Aynen öyle!

Gerekiyorsa, başkalarının hostes dediğine sen kendi dilinde gökkonuksal avrat diyeceksin!

Almanlar ampule “parlayan armut” (glühbirne) diyor. Araba farına da “ışık fırlatan” (scheinwerfer) diyor. Neremizle gülelim!!

Ah, şu Türkiye’yi ve Türkçeyi çok ama çok sevenler!..

Sayenizde elin “şirürji”sine, yani el işine bile muhtaç olduk!

Berberlerin ellerindeki usturayla çük kestiği memlekette bir kesip biçme işi olan cerrahi işlemi ifade etmek için türetecek kelime mi yoktu!

Yoğurttan başka hiç mi kelimemiz yoktu bizim, bu dünyaya armağan edecek!

Keşke hostes yerine de gökkonuksal avrat deseydik, olmaktan hareketle olanak dediğimiz gibi…

Tıpkı Almanların ampule parlayan armut dediği gibi…

Başkasınınkine muhtaç olmazdık, en azından. (Selim ÖZGÜL)

Selim Özgül kimdir : 1957 yılında Doğu Çukurova da Osmaniye’de doğan bir Güneyli . Başka ülkelerde basılan pek çok anlamlı kitapları dilimize çevirerek basılmasını sağlayan bir çevirmen. Afilli Kalem adlı mizah, politika ve kültür kokan kitabında yazarıdır. Çoğu Çukurovalı gibi Türkçeyi çok iyi kullanan bir yazar. Ülke gerçeklerine duyarlı olan ve bu yüzden yıllarca sıkıntıya sokulan , yıllarca cezaevinde tutulan bir sosyalist yurtsever.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir