TAHTACI GELİNİ ORMAN GÜZELİÇEK BIÇKINI DAĞLAR SENİNDİR
Celal Necati Üçyıldız
“Tahtacı gelini, orman güzeli
Çek bıçkını, dağlar senindir. “
Aşık Ali İzzet Özkan
Tahtacılarda yaşam doğum ile başlar. Kız çocuğu olunca akrabaları, dostları bir araya gelir. evin önüne kütük atarlar. Horoz, koyun , keçi bir kan akıtılır. Saz gelir, davul gelir bir cümbüş başlar. Mengiler oynanır, halay çekilir.
Kızın kırkı için kadınlar toplanır. Suyunu hazırlarlar, kırk taş atarlar. Çocuğu Dede, Mürebbi eşi ebe veya ana yıkar, kurular.getirilen hediyeler , süsler ile çocuk süslenir, giydirilir. Zilli Del bekler, çalmaya başlar, sonra sazlar gelir.
Kız altı aylık olunca kına yakılır. Kaynana keseyi açar, torunu için ziyafetler hazırlar. Eş dost birlikte önce kınayı köy içinde eğlence ile gezdirirler, sonra kına yakılır. Çocuğun eline, anasının eline kınalar yakılır. Sonra gelenlerin eline kına yakılırken, nefesler söylenir. Saz çalmaya başlayınca oyuna kalkarlar.
Kız üç dört yaşına gelince, ona mengi oynama öğretilir. Her cümbüş, her düğünde artık o da oynamaya başlar. Üzerine kutnu zubun giydirilir koşmaya başlar.İşlikte anaya, babaya yardım başlar. Bir gün bakarsınız hamur yoğuran anaya yardım ederken görürsünüz. Önce hamur yoğrulur, ama kızılmaz. Onun hamurundan ilk bazlama yapılır, önce anası yer,sonra ona verilir. Emek en yüce değerdir. O hamur bezesi atılmaz.
Tahtacı kızı ergenlik çağına gelince düğünlerde, cümbüşlerde ortaya çıkar. İçinden geldiği gibi eğlenir, özgür bir yaşam onu bekler. Bir gün olur, bir oğlana yeler. Onu mengi oynamak için meydana çeker. Bu mesajdır.
“ Bak çocuk sana ılıklanmaya başladım. “
İşte o genç oyun bilmiyorsa, o zaman çok zordur. Kız bir başka gün , diğer bir genci ortaya çekebilir.
Onun için ergenlik çağına gelen çocuklar mengiyi öğrenir. Ortaya çekilince onun ile oynar. Kimse onları kınamaz, kimse onlara kızmaz. İşte Tahtacı toplumunda hoş görü burada başlar. Kızına, oğluna güven duyma çok önemlidir.
Bir düğünde bir kız beni ortaya çekti. Mengi oynadık. Bir süre sonra evlerine gittiğimde, annesi:
“ Ben eltime gideceğim “ deyip, bizi baş başa bıraktı. Oradan buradan sözedilir oldu. Şiirler, türküler derken bir ılıklanlanma oldu. Belli bir süre sonra ana geri geldiğinde sohbet değişti, sonra ayrılma vakti..
“ Güle , güle oğlum, anana selam söyle.”
Kız, oğlan kendi arasında arkadaşlıklarını devam ettirmeye başlarsa, işte o zaman yasanlılık dönemi başlar. Kendi aralarında bir bağ kurulmuştur. Kızın anası bilir, yakın çevresi bilir. Onları izlerler.
Günü gelince :
Bir Cuma akşamı , horoz kesilir Dünürcü başı yola çıkar. Kız istenir, verilir. İşte yasannılık, nişanlığına dönüşür. Asbap kesme, okuntu gönderme, derken bakmışın, bayrak cümbüşü başlar.
Ormandan uzun bir çam ağacı kesilir , evin önüne dikilir. Bayrak asılır, süslenir. Düğün başlar. Kına, döğme , çeyiz gezdirme, bir bakmışsın, gelin ata biner gezdirilir. Bayraktar önde, gençler arkada. Bir meydan yeri bulduklarında, bayraktar bayrağı yere çakar. Mengi başlar, halay başlar. Yasanlı gençler burada belli olur. Yan , yana oynanır. Hele halaya geçildiğinde el ele tutuşmuştur. Orada sevda ortaya çıkar, yüzlerde sevgi yumağı renk, renk olur. Eğer üç etek zubunu giymişse, allım yeşillim yazmalar boyunlarda oyunun hareketine göre havada uçuşur.
Öz güven ile yola çıkan gençler daha az hata yapar. Baskı yapılmışsa, işte o zaman kaçmalar ortaya çıkar. Ormanda yaşayan bir toplum için öz güven biterse, yaşam denetlemek o kadar zor olur ki . işte Tahtacılarda kadının yeri burada önemlidir.
EŞECİK MAĞARAS DEDE DE
Baskı içinde yaşayan Eşecik vardır. Anası babası onu hep baskı altında tutarlar. Sultan nevruz günü Mağaras Dede’ye giderler. Orada çörekler çekilmiştir. Kavurkalar yapılmıştır. Narlar kesilmiştir. Yenilir, içilir , herkes Dede ye niyaz eder, dilek diler. Eşecik te , hece taşına sıkıca sarılır.
“ Mağaras Dedem bana bir koca ver sene “
Mağaras’tan dönüşte Çomulu yanına aldığı yoldaşları ile Eşecik ‘i kaçırırlar.
Bu o dönemde az görülen bir olaydır. Herkes konuşur. Ama Eşecik güle, katıla arkadaşlarına anlatır.
“ Mağaras Dedem bu kadar çabuk olsun. Demedim ki ? oğlan beni yolda kaçırıverdi hoynu “
Çomulu ile Eşecik uzun yıllar mutlu yaşadılar. Aydınlık içinde olsunlar.
BAŞ BAĞLAMA
Bayrak cümbüşü ile başlayan düğünlerde ; gelin kız evinden , oğlan evine gelince önemli bir olay yaşanır.
Baş Bağlama düğün kadar önemlidir.
Erkek çocuklar ergenlik çağına gelince, askere gitmeden açılan meydanlarda ikrar verip, Alevilik yoluna girerler. Onlar Cuma akşamlarında ayrı bir evde toplanırlar. Onlarında mürebbisi, sazan darı, 12 hizmetlisi vardır. Nefesler söylenir, sohbetler yapılır. Uzun süre bunu yalnız erkekler ile yaparlar.
Taki Özcan Dede 2006 yılında Dedelik hayrını alıp, bu göreve geldikten sonra, kızlar toplanırlar giderler.
“ Dedem, bizim neyimiz eksik, ya ikrar alın , ya da ikrarsız da olsa, gençlerin arasına biz de katılalım. “
Taki Özcan Dede düşünür. Kızların ikrarı evlenirken alınmakta. Cuma akşamı toplantıda musahipli canlara konuyu getirir.
“ Kızlar ya bizim de ikrarmızı alın, ya da bize güvenin biz gençler ile Cuma akşamlarına katılalım “ diyorlar.
TAHTACI Alevi erkanında kızların ikrar alınması yoktur, ama Cuma akşamına kimlerin katılacağı konusunda bir yöntem yoktur. Ama yolun öğrenme yeri de Cuma akşamlarıdır. Karar verilir.
“Kız, erkek gençler Cuma akşamlarına birlikte katılabilir. “
Şimdi meydan açılan Tahtacı yerleşim yerlerinde Musahipli olanlar Cem evinde, gençler ise bir başka geniş evde Cuma akşamı toplanmaya devam ediyorlar.
İşte evlenen kızın ikrarını Dede alır, Alevi erkanına göre nikahlarını kıyar, o akşam veya bir gün sonra kaynananın hazırladığı bohça ortaya çıkar. Üç etek zubun,paralı, pullu tellik, cilirler, tomaka (baş Bağı ) ile gelini Ebe giydirir. Nefesler okunur. Dede tarafından hayırlı verilir.
Gelin bu üç etek zubunu bir kenara koyar, musahip olurken giyer, özel günlerde giyer. İnançlarına göre de HAK KA yürüyünce tahta sanduka içine giysisi ile konulur. Yanına da eşine ait bir hatıra konur. Bu gelenek hala Aydın yöresinde devam etmektedir.
HANİ EŞEĞİN ÜSTÜNDE BEN
Bir gün Eşecik garı değirmene gider. Değirmen e gitmeden geri dönmüştür. Yüzü gözü bereli, kan içinde , korkmuştur. Dili tutulmuştur. Konuşamaz, çocukları gelir, kocası gelir, bir türlü ağzından laf alamazlar.
En sonunda komşusu Bahar Garı gelir :
“ ona eşecik Garı bu ne hal ? “ der . yüzünü, gözünü oynatmaya çalışır. Biraz gülümser.
“ bizim gız dereden geçiyordum, Kurbağı hop dediydi , hani eşeğin üstünde ben .” der.
Kısa kestirmeden olay anlatılmıştır. Değirmene giderken, dereden geçerken eşek hoplayan kurbağadan ürkmüş Eşecik Garı Eşşek ten düşmüştür. Hepsi o kadar.
TAHTACININ KADINI
Tahtacının üç şeyi vardır. Katırı, Hatırı ve kadını . bunlara dokunmayacaksın. Bir gün kadını ile ormanda makta da kesim yapan tahtacının yanına bir ormancı gelir. onun işlerine burun kıvırır. Alay eder, onu eşinin yanında küçük düşürmek ister. Bu arada kadınına yercesine bakmaktadır.
“ ormancı ileri gidiyon, kendine gel. “
“ gelmesem ne olur ? “
“ ormancı yılışma, ne sorunun varsa, sonra halledelim.”
“ Ülen işini kel yapıyorsun? “
“ Sana ne ? “ derken kızmaya başlar, elinde çalıştırmakta olduğu stil motoru ile ormancının üzerine yürür.
“ ormancı, ormancı kel ediyorsun. Kadınımın yanında laf ettirmem.”
“ etsen ne olur? “ iyice kızar, ormancının elini, kolunu keser, onu ormanda öldürür. “
Mahkemede kendini savunamaz bile, müebbet yer. Şimdilerde cezası bitmiştir. Üç tekerlekli bisikleti ile kağıt toplar, tek başına yaşamını sürdürür.
ISLIKLA MENGİ ÇALMAK
Mut Köprübaşı köyünden bir kız Antalya da akrabalarının yanına gezmeye gider. Antalya girişinde otobüste iner, yaklaşık 3 km olan yolda yürümeye başlar. Arabası ile bir geçen bir genç , durur,
“ bacım seni götüreyim.”
“ Ben elin arabasına binmem.”
“ Ben el değilim der. “
“ o zaman ıslıkla bir mengi çal “ der. Çalamaz. Yürümeye devam eder. Biraz sonra bir genç daha gelir, o da ıslıkla mengi çalamaz. Üçüncü genç traktör ile gitmektedir. Yanında durur.
“ bacım Koyunlara gidiyorsan götüreyim, yaya gitme.” Der. Ona da bu kez ;
“ üfürükle bir mengi çal bakayım.” Der. O da üfürükle bir mengi tutturur. Onun yanına biner, daha önce gelenler de kahvede oturmaktadır. Bir bakarlar o kız traktör de Hasan’ın yanında gelmektedir.
“ Ülen Hasan Üfürükle mengi çaldın mı ? “ onlara üfürükle mengi çalarak yanıt verir.
Mengi kimlik bildirme şeklidir. Her tahtacı kızı mengi oynar, saz mengi çalmaya başlayınca duramaz, ortaya bir genci çeker oynamaya başlar. Derler ki tahtacı ayda mengi çalınıyormuş derlerse bile hemen oraya koşar.
Celal Necati Üçyıldız kimdir : Emekli fabrika işçisidir. Tük Tahtacı Alevi federasyonunun kurucularından ve yöneticilerindendir. Halk Bilim araştırıcısıdır. Halk bilim alanıda bir çok kitabın yazarıdır.
Celal Necati ÜÇYILDIZ
Halk Bilimi Araştırmacısı
(Araştırmacı- Yazar )
celalucyildiz@gmail.com
05426340492
SİLİFKE- MERSİN