KategoriYazarlar-Konular

AHMET DUMAN – FELTEŞ DEDE HALA ANILIYOR

Celal Necati Üçyıldız
Felteş Dede 15 Eylül 1981 tarihinde Hak’a yürümüştü. Aradan 42 yıl geçti. Hala onu
unutmuyoruz. Onun ektiği, bizlere bıraktığı kültür devam ediyor. Çalıp, söylediği ağıtlar
radyoda okunuyor. Sanatçılar onun türkülerini söylüyor. 
FELTEŞ Dede, yaklaşık 1900 yıllarında doğmuş. 1981 de aramızdan ayrıldı. 1978 yılında Hacı
Bektaş Veli Şenliklerinde yaşını sorduklarında :
“ üç yirmiyi atıverdiniz mi, 18 yaşındayım “ diyordu. Hep genç yaşamasını bildi. Ümidini
kaybetmedi. Ama 12 Eylül le birlikte gelini cönklerinin olduğu çantayı yakınca, bayağı yıkıldı.
Onda her şeyi vardı. 1000 e yakın nefes. Şahatay, Pir Sultan, Kul Himmet ve 20 ye yakın Alevi ozanın deyişleri. Onları sık, sık okuyor. Ezberini güncelleştiriyordu. Onun adını Bektaş
koymuşlar, ama komşu çocuğu ona Felteş demiş öyle gitmiş. Ama kayıtlarda Ahmet Duman
der. Onu hep Felteş diye bildik, bildiler. 
1946 yılında Silifke’nin Gökbelen köyünde Sadık Taşucu’nun yayla evinde rahmetli Muzaffer
Sarısözen ondan 14 ezgiyi derliyor. Bunlardan Keklik Olsam Yuva Yapsam, Pınar Başı Ben
Olayım adlı iki mengi TRT repertuarına giriyor. O dönemin yasakçı tavrı ile 12 nefes, ağıt
depoya atılıyor. Neyse ki o ezgiler bulundu. Günü geldiğinde paylaşılacak. 
Sarısözen, Felteş dede’ye sorar :
“ Muhammedi mi, Ali’yi mi seversiniz?”
“Onlar şöyle dursun. Onlar yeğen, enişte. ( duvarda duran Atatürk resmini gösterir.) biz
Atatürk’ü severiz.”
“ Neden seviyorsunuz?”
“ O gelinceye kadar, ne zaman öldürüleceğimizi bilmiyorduk. Onun için dağlara vurduk
kendimizi. O gelince ; hiç olmazsa ölmeyeceğimizi biliyoruz. Atatürk sevilmez mi?” 
Daha sonra 1959 yıllarında İstanbul da Yapı kredi bankası Açıkhava tiyatrosunda halk oyunları yarışmaları düzenlerler. Oraya Kırtıl köyünden ekip çıkarır, kardeşi Efe Halit(Kemeneci) ile birlikte giderler. Orada 15 gün gösteri yaparlar.
“ Biz Tahtacı Türkmeni, aleviyiz diye haykırır. Bundan sonra Kırtıl köyü ziyaret akınına uğrar.
Sadık Taşucu’nun Silifke’ki evinde bir odası vardır. Her zaman orada gelir , kalır.
Prof. Mehmet Eröz, Musa Eroğlu, Yıldıray Çınar, Feyzullah Çınar, Aşık Kul Hasan, Alman Sup
Mayer, Ahmet Kutsi Tecer, Halil Bedi Yönetken, Rauf Arseven, Behçet Kemal Çağlar, Ümit
Kaftancıoğlu, TRT Yapımcılarından, Adem Yavuz, Tanju Bayramoğlu, Çetin Öner, Kemal
Öğretmen, Ali Bozkurt. İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Hayrettin İvgin, Nail Tan, Prof.dr. Ali Berat
Alptekin Ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Bölümünden, Prof.dr. Metin AND,
Prof.Nurhan Karadağ, Atilla Erden gerek kendileri ve gerekse doktora tezi hazırlayan
öğrenciler, derleme çalışmaları yapmışlardır. Daha sonraki yıllarda 1966-1969 yıllarında Yapı
Kredi Bankasının Türkiye genelinde yaptığı Halk Oyunları yarışmalarına Kırtıl Ekibi, Felteş Dede ile birlikte tekrar katılmışlardır. . İstanbul, Adana’da yapılan bu yarışmalarda büyük ilgi
görmüşlerdir. Türkiye de semahların yasak, ya da oynanmasında korkulduğu bir dönemde
Felteş Dede korkmadan, yılmadan bunları söylemiş, oynatmış. Birçok derlemecinin dikkatini
çekmiştir. Orada Rahmetli Ali Ekber Çiçek ve eşi Cemile Cevher Çiçek onlarla özel olarak
ilgilenmişlerdir.
1975- 1980 yılları arasında Hacıbektaş Şenliklerine Kırtıl Ekibi ile katılmış, orada Boğaziçi
Üniversitesi Folklor Kulübü Semah Grubu, Karaca Ahmet Derneği Semah grupları tanışmış.
İstanbul Yakacık Şenliklerine katılmış, orada Fakir Baykurt, Osman Şahin, Ümit Kaftancıoğlu
gibi yazarlarla birlikte olmuş, onlara Kırtıl’ı Tahtacıları anlatmıştır.
Gazi Müzik Bölümü kurucusu Alman Müzikolog Suph Mayer Silifke Lisesini ziyaret ettiğinde,
Felteş Dede ile bir araya geldi. O Beethoven’in bir eserini çaldı. Felteş Dede ilgi ile izledi, 
Biraz rahatsızlanır gibi olunca, onun ile hemen ilgilendiler. 
“ Ne oldu “ denildiğinde : “ Çok duygulandım, Şahatay, buraya geldi sandım.”
Ve arkasından sıra Felteş Dede’ye geldi. O da Geyik Ağıdını çalıp söylemeye başladı. Bir süre
sonra Eduard Zuckmayer de katıldı, ama o opera tarzında ikinci ses olarak katkı sundu. Orada
Eduard Zuckmayer’e “ BEN ÇALMAZSAM SÖYLEYEMEM, SÖYLEMEZSEM ÇALAMAM “ dedi.
Bu sözü Özcan Seyhan hemen büyükçe yazdırıp çerçeveleterek Müzik Odasına astı.
TRT Çukurova Radyosunda Kemal Öğretmen ile yaptığı söyleşi ve derlenen ezgiler daha sonra Araştırmacı Halil Atılgan tarafından çeşitli dergilerde yayınlanmıştır.
Felteş Dede’nin yanından ayırmadığı bir cönkü vardı. Özcan Seyhan ile birlikte Şahatay’ın
deyişlerini eski Türkçe den , günümüz Türkçesine çevirisine başladık. Ancak bu kitabını gelini
yakmış. Daha sonra, diğer kopyası Mut Köprübaşı Köyünde Abidin Cılız da olduğunu öğrendik.
Onu da Araştırmacı Yazar Dostumuz Hilmi Dulkadir de bulduk. Şahatay, Kul Himmet ve Pir
Sultan başta olmak üzere bine yakın nefes yayına hazır şekilde beklemektedir. 
Felteş Dede ile uzun yıllar birlikte olan Özcan Seyhan ondan derlemeler yapmış. Bu derlemeler Türk Folklor Araştırmaları Dergisinde yayınlanmış. Ama yaklaşık iki ciltlik bölümü halen evinde beklemektedir. 
Felteş Dede yi her zaman Sadık Taşucu , Özcan Seyhan halk bilimi çevresine tanıtmaya
çalıştılar. Bir Aşık Veysel kadar sahip çıkılıp, tanıtılamadı. Ama yine de mengi ve samahları ile
yerini aldı. Tahtacı samahları deyince onun eseri Kırtıl Samahı akla gelir. 
Silifke‘de yapılan Türkmen Şenliklerinde; Hacı Keya, Tüter Kerim, Ahmet Ali Çavuş ile birlikte
yer almış. Silifke Festivallerinde ekibi ile her çağrıldığında gitmiş. En son 1980 yılında Hacı
Bektaş Şenliklerine katılmış. 15 Eylül 1981 tarihinde Erdemli ’de kızının yanında Hak’a
yürümüştür. Sazı ve gösterilerde giydiği giysisi bulunamamıştır. 
Yaşamı boyunca eşi Cennet Ebe ile birlikte ağıtlar söylemiş, çocuklara mengi, samah
dönmelerini öğretmiş. Yıllarca oradan, oraya koşmuştur. Ama hiçbir karşılık beklememiştir. İşte onu yücelten bu olmuştur. Köydeki evinde her geleni kabul etmiş, onların dertlerini sağaltmaya çalışmıştır. Şimdi onun öğrencileri bizler onun yürüdüğü şekilde, inançlarımızı, geleneklerimizi yaşatmaya devam ediyoruz. O göremedi ama, Korucuk mahallesi onun istediği gibi Kırtıl Köyü olarak kayıtlara geçti. Kırtıl Davulu, Kırtıl Mengisi, Kırtıl Samahı sanatçıların dilinde. Ondan kalanlar : Pınar Başı Ben Olayım, Keklik Olsam Yuva Yapsam, Dere Dere Gidelim, Horasani Mengi, Türkmen Mengisi,Gelin Ayşem, Evlerinin Önü Zeytin Sekisi , Sevelim Mengisi gibi mengiler. Kozanoğlu, Geyik Ağıdı, Heveslik Eyledim Yavru Getirdim. Gibi ağıtlar Aşağıdan Gelen Telli Turnalar (Kırtıl Samahı) , Muhammet Ali Samahı, Kırklar Samahı, Ali Yar Samahı ,Dovaz İmam ve Körmenli Zeybeği gibi birçok ezgi. 
Onun çöğürüne her ahenkli vurduğunda çıkardığı “ Heh” sözcüğü kulaklarımda, geri kalan
oyuncuya , ya da yanlış yapan oyuncuya ikazları aklımızdan gitmiyor. Oğlu Keklikçi, Mehmet
Duman ve kızları peş , peşe onun yanına gittiler. Şimdi torunları başta Gülşah Eroğlu olmak
üzere birçoğu onun mengilerini, samahlarını, ağıtlarını çığırıyorlar. Onun sesinden
samahlarımızı dönüyoruz. Kurulan Tahtacı Dernekleri senin eserlerini konuşuyor. 
Yerinde rahat uyu Felteş Dedem, senin bıraktığın eserlerine sahip çıkıyoruz. Bir de; SULTAN
ŞAHATAYIM cönkünü okuyuculara buluşturabilirsek; işte o zaman hem onun hem de Özcan
Seyhan’ın ruhu rahat olacak. 
TRT Çukurova Radyosunca hazırlanan 30 dakikalık anma programı (Yapımcı Mert Şahin) 12
Eylül 2018 Çarşamba günü saat 11.30 da TRT TÜRKÜ de yayınlandı.

Ahmet Duman — Felteş Dede

Silifke / Mersin Toroslarda özgün bir köy ve kültür oymağı — KIRTIL Köyü


Celal Necati ÜÇYILDIZ
Halk Bilimi Araştırmacısı
(Araştırmacı- Yazar )
celalucyildiz@gmail.com
05426340492
SİLİFKE- MERSİN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir