AVLANAN KEKLİĞİN KANADINI ÇAM DALINA BAĞLAMAK
Selim Özgül
Kargaya bokun ilaçtır demişler gitmiş denizin ortasına sıçmış.
Bir atasözüdür bu.
Karga işte! Bir kara karga!..
İnsanlar öyle mi!…
Çarkına s.çarım senin diyor, uzağa gitme gereği duymuyor.
Uzun süredir ekonominin çarkı dönmüyor, memlekette.
Çarkçıbaşı olduğu söylenen birini bulup getirdiler sonunda, yaban ellerden, duran çarkı
döndürsün diye!
Ekonomi demek para demektir. Para olmadan dönmez ekonominin çarkı.
Bunu bilen yeni çarkçıbaşı, yoksulların cebine dikti gözünü.
“Zombi şirketleri yüzdürmek uğruna enflasyonu bitirmemek doğru bir tercih değil” diyerek
özetledi olup biteni, çarkçıbaşıyla temelde aynı görüşleri savunup da uygulama şeklini
çok kaba ve katı bulan bir başka sermaye sınıfı savunucusu.
Kurtarıcı diye getirilen çarkçıbaşının kendisinin de bir marka olarak varlık nedeni olan bu
ekonomi modelinin çarkı bu amaçla kurulmuştu çünkü; para yoksuldan alınıp zengine
aktarılacaktı.
Çark sahipleri açısından problem olarak görülen bu tıkanıklıktı sadece.
Çok zenginleşmesine rağmen yüzünden hâlâ yoksulluk yansıyan eskinin yoksul aile
çocuğu okumuş, zenginlerin değirmenine su taşımanın ekonomicesi olan para taşıma
çarkının bir tamircisi, bir teknisyeni olmuş…
O bilip öğrendiklerini acımasızca uygulatıyorlar şimdi ona, vahşi kapitaliz adına.
Devlet fermanı var deyip vergi adı altında salabildikleri kadar salıyorlar zamları yoksul
halkın üstüne!…
Bu zorlama karşısında mevcut duruma itiraz ediyormuş görüntüsü vererek oradan
buradan sesler geliyor, cılız bir şekilde.
Ama yoksulun cebinden zengine para taşımak üzere kurulmuş çarkın varlığına itiraz
eden yok!
Vahşi kapitalizmin “en parlak çocukları” olan liberaller bile akıl veriyor yeni çarkçıbaşına
zamları ve aşırı vergileri öyle sokup sokuşturma, böyle sok sokuştur diye…
Yoksullar için dayanılmaz olan yüksek vergi ve zamların nasıl sokup sokuşturulacağı
konusunda akıl veren çok, ama bu acımasız çarka çomak sokulmasını aklına getiren bile
yok!
Döndürülmeye çalışılan çarkın dişlileri arasına alıp ezdikleri görülüp konuşulmasın diye,
yaban ellerde okumuş bir de kadın oturtmuşlar merkezdeki boşaltılmış para kasasının
başına. Söylendiğine göre, güzel de türkü söylermiş bu kadın.
“Manda yuva yapmış söğüt dalına, aman aman” demesinin kimseye bir zararı
olmayabilir.
Fakat yoksulun zaten yolunmuş tavuğa döndürüldüğü bir zamanda kasanın başında
ortalığı şu Silifke türküsünün sözleriyle inletmesi pek hayra alamet olmasa gerek, bu
“ekonomici” kadının, bir kurtarıcılar korosu eşliğinde:
KANADINI ÇAM DALINA BAĞLAYALIM
Kekliği düz ovada avlayalım
Kanadını çam dalına bağlayalım
Buyurun arkadaşlar davetim var benim
Herkes kesesinden yesin içsin
Saltanatım var benim
Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var benim
Hey kekliğim hey (Selim ÖZGÜL)
Selim Özgül kimdir : 1957 yılında Doğu Çukurova da Osmaniye’de doğan bir Güneyli . Başka ülkelerde basılan pek çok anlamlı kitapları dilimize çevirerek basılmasını sağlayan bir çevirmen. Afilli Kalem adlı mizah, politika ve kültür kokan kitabında yazarıdır. Çoğu Çukurovalı gibi Türkçeyi çok iyi kullanan bir yazar. Ülke gerçeklerine duyarlı olan ve bu yüzden yıllarca sıkıntıya sokulan , yıllarca cezaevinde tutulan bir sosyalist yurtsever.