DEPREM VE HAYVAN SEVGİSİ
Ahmet Demir
Genç adam penceresine konan iki kumru yu yıllarca besler, küçük balkonuna yiyecek bırakır kumrular hangi saatte gelirlerse gelsinler orada yem bulup karınlarını doyururlardı.
Minik kız tıpkı babası gibi hayvan sevgisi olan biriydi. O da iki kanarya almıştı onlara evin içinde elleriyle yem veriyor su kaplarını dolduruyordu.
6 şubat sabahın erken saatlerinde deprem oluncaya dek bu sevgi sürüp gitti. Deprem onları uykuda çok kötü bir zamanda yakalamıştı. Anne uyandı yavrum dedi, baba uyandı yavrum dedi baba yavrusunu yalnız bırakamazdı. Tam çıkmaya ramak kalmıştı ki yavrusunun çıkamadığını düşünerek geriye onu almak için odasına yöneldi. Üzerlerine kolonlar düşeceği an baba üzerine kapandı. Baba-kız birbirlerine sarılı vaziyette bir daha uyanmamak üzere öylece kaldılar.
Anne enkazdan çıkamamıştı çıkmaya ramak kala arka odada deprem onu yakalamıştı. Enkazın altında oda kaldı. Feryatlarına sağ kalan komşular ulaştılar. Bir komşu elinde araç krikosu yardımıyla hafifçe araladığı yerden anneyi dışarıya aldı. Sonra diğer baba ve kız a bakmaya yöneldiğinde çaresizdi ev enkaz yığını olmuştu ve onlara yetişmeye imkan yoktu. Kurtarıcı insan anneyi hastaneye ulaştırır anne hayattadır, eziklerle çürüklerle atlatmıştır ama psikolojik olarak çöküntüdedir. Bir an içinde eşini ve yavrusunu kaybetmiştir.
Anne babayı aramak gelir aklına. Telefona sarılır “baba kurtar bizi” diye feryad ediyordu. Baba geliyorum moralinizi yüksek tutun dedikten sonra oğlunu aradı. Vaziyeti oğlu daha detaylı öğrenmiş olacak ki, “baba geliyorum beni bekle birlikte gidelim” der. Baba feryada dayanamaz çoktan giyinmiştir. Araca bindiği gibi yola çıkar. Akaryakıt almak için benzin istasyonuna uğrar “akaryakıt veremiyoruz, sistemlerimiz iptal” yanıtını alır. Baba ne kadar direndiyse de yakıt alamaz. Az da olsa yakıt belki ulaştırır diye yola çıkar bu sefer kırk km gitmeden trafikler durdurur “viyadük çöktü yollar kapalı “ cevabı üzerine geri şehre döner. Oğlunu beklerken şehir dışında bir istasyonda akaryakıt verildiği bilgisine ulaşır. Hemen gider deposunu doldurur bir miktarda yedek alarak son hazırlıklarını yapar. Saatler sonra oğlu babaya yetişir. Birlikte evde bulunan kazma, kürek, Manila türü ne varsa araca yüklenir hemen yola çıkarlar. Yollar kendileri gibi yakınlarına ulaşmaya çalışan insanların aracıyla doludur. Zorlu bir yolculuktan sonra enkaz yığınına varırlar. Baba gördüğü manzara karşısında ürperir vaziyet korkunçtur içinden “buradan inşallah sağ kurtulurlar” diye geçer. Hemen kazma kürek Manila indirilir orada bekleyenlere “nereden başlayalım “ der ama enkaza girmek şöyle dursun yaklaşmak ölüm tehlikesidir.
İki kumru vardır, çocukların kaldığı daire enkazına sürekli konarlar, bazen de yere konup etrafa “biz buranın bekçileriyiz” der gibi dolaşırlar.
Temin edilen iş makinası enkaz çevresinden bir miktar moloz aldıktan sonra kurtarıcı yakınlar iki kanaryanın bulunduğu “kuş kafesi” ne ulaşırlar. İki kuş kafeslerlinde onlarda kurtarılmayı bekliyordu. Onlara yem veren su veren masum kız enkazda kalmıştır ama besledikleri kuşlar yaşıyordur.
Baba gelene geçene her üzerinde üniforma olana çocuklarını nasıl kurtarmaları gerektiği hakkında fikir sorar yardım ister. Üç gün böylece enkaz başında soğuk demeden gece demeden beklenir. Üç günün sonunda bir iş makinası operatörü ikna edilir binaya destek olarak bom nu uzatır yardıma gelenler altından enkaz molozlarını temizleyerek cesetlere ulaşırlar.
Baba ve kız bir birlerine sarılı son yolculuğuna çıkmıştır. Geri dönüşü olmayan çaresiz son yolculuk. Onlardan geriye kalanlar gözleri yaşlı anne, iki kumru ve kafeslerinde iki kanarya. Kumrular cesetler alındıktan sonra moloz yığınını terk ederler ama kanarya lar anne de kalmıştır. Çünkü o iki sevdiğinin yerine iki kanarya ile avunmaktadır.
Ahmet Demir kimdir : Osmaniye li . Adana erkek lisesinde okudu. Şair – yazar . İşçi emeklisi. 78 sevdalısı ve Güz alazı adlı basılmış kitapları var. Son on yıldır ,Osmaniye Kuvayi milliye derneğinde yönetici ve şu anda başkan.Anne ve babası tarafından özel şeref madalyası sahibi. İki çocuk babası.