DEPREM FIKRALARI
İbrahim Eroğlu
1999 Marmara Depremi’ni gülmece açısından büyüteç altına almış, yazdığım fıkraları 2001 yılında
Deprem Fıkraları başlığı altında kitaplaştırmıştım.
6 Şubat 2023 ve akabinde meydana gelen depremler, Marmara Depremi’nden sonra bir arpa boyu
yol aldığımızı gösteriyor.
Ağlanası halimize yine de gülerken o kitabımdan birkaç fıkra örneğini sunuyorum.
Bir daha bu tür afetlerin yaşanmaması ve fıkralarının da yazılmaması dileğiyle.
UYKULU ÜLKE
Çocuk, babasına sordu:
−Allah Dede, Türkiye’yi neden sık sık sallıyor?
Babası gülümseyerek yanıt verdi:
−Türk, uyan diye!..
BU NE UCUZLUK
Deprem sırasında Türkiye’de bulunan Hollandalı bir gazeteciye çalıştığı gazetenin genel
yayın yönetmeni telefon ederek sordu:
−Türkiye’yi içeriden nasıl görüyorsun?
Diğer bölgeleri de gezen gazeteci şu yanıtı verdi:
−Türkiye’de her şey pahalı, insan ucuz.
JAPONLAR JAPON OLDUKLARINA DUA ETSİNLER
Deprem bölgesini ziyaret eden bir bakana, bir depremzede sordu:
−Sayın Bakan, aynı şiddetteki bir depremde neden Japonlara bir şey olmuyor da Türklere
oluyor olan?
Bakan, her zamanki gibi düşünemeden yanıt verdi:
−Japonlar, Japon olduklarına dua etsinler! Türkiye’de yaşasalardı görürlerdi günlerini!..
DARBE
Kenan Evren, deprem bölgesinde incelemelerde bulunuyormuş. Gördüğü manzaralar
kendisini derinden etkiliyormuş. Bir ara, “bu düpedüz bir darbe!” demiş.
İçinden bir ses; “ama bir doğa darbesi!” diye karşılık vermiş.
İKİ ÇOCUK
İki depremzede çocuk, birbirine bilmece tadında sorular soruyormuş. Birinci çocuk:
- Bil bakalım! Depremin maddi ve manevi hasarının toplamı nedir?
İkinci çocuk: Ben hükümet sözcüsü değilim ki! Üstelik hükümet sözcüsü olsam ne yazar! Onlar da
yabancı kaynaklardan öğreniyorlar. Şimdi de soru sorma sırası bende, demiş: - Bil bakalım! Depreme en çok kim sevinir?
Birinci çocuk, “Hükümet” demiş. İkinci çocuk “cık” demiş. “Yüklenici” demiş. İkinci çocuk yine
“cık” demiş. Birinci çocuk, ” öyleyse kendin söyle!”
-Ha! ha! ha! Bunu bilmeyecek ne var elbette ki Organ Mafyası sevinir!
ŞÜPHE
Ünü ülkemizin sınırlarını zorlayan bir politikacı konuşuyordu:
-Deprem yaralarını en kısa sürede saracağız. Hiç kimse açlıkta, açıkta kalmayacak. Herkese aş ve iş
olanağı sağlayacağız.
Bir depremzede yanındaki depremzedeye dürttü: - Yoksa yakında seçimler mi var?
KÜÇÜK YAZARIN DÜŞÜ
Deprem anılarını bir kitapta toplayan küçük bir kıza bir gazeteci sordu:
−Büyüyünce ne olacaksın?
Yıkılmış evleri yaşlı gözlerinin önüne getiren çocuk şu yanıtı verdi:
−İnşaat mühendisi!
İbrahim Eroğlu Kimdir : Yozgat, Sorgun, Bahadın doğumlu(1963).
1980 yılından beri Hollanda’da yaşıyor. 14 yıl bir çiçek bahçesinde işçi olarak çalıştıktan
sonra Rotterdam Eğitim Bilimleri Akademisi Türkçe Bölümü’nü ve Inholland Öğretmen
Okulu (Hollandaca sınıf öğretmenliği bölümünü) nu bitirdi. La Hey’ de bir ilköğretim
okulunda (Hollandaca) sınıf öğretmeni olarak çalışıyor.
Şiir, yazı ve çevirileri: Cumhuriyet, Milliyet, Avrupa Hürriyet, Yasakmeyve, Sincan İstasyonu,
SarmalÇevrim, Eliz Edebiyat, Öğretmen Dünyası, Die Brücke, Karşı, Damar, Edebiyat Nöbeti,
Üvercinka , Yeni Gelen ve Şiirle… gibi dergi, gazete ve şiir sitelerinde yayımlandı. Eroğlu,
yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli şiir ödülleri kazandı.
Yapıtları:
-Sevgimi Siper Ettim Gül Kıyımlarına (Şiirler), Kırık Zeytindalı Ülkem (şiirler), Bulut Ağlaması
(çocuk şiirleri), Deprem Fıkraları (fıkralar), Bahadın Fıkraları (fıkralar),Het Huilen van de Wolk,
(kindergedichten) Kara Saray’daki Beyaz Adam Fıkraları, (fıkralar), A’dan Z’ye One Minute
Fıkraları, (fıkralar), Gezi Aforizmaları, Hollanda’da Yaşayan Türkiyeli Şairler Şiir Antolojisi
(Haydar Eroğlu ve Tuncay Çinibulak ile), Portekiz Dörtlükleri (şiirler), Nuh’un Gemisi’ni
Batıran Şiirler (çocuk şiirleri), Korona Atıştırmalıkları (aforizmalar), Canlardan Bir Can: Ercan
(Sadık Güvenç ile birlikte)