Karacoğlan Enstitüsü

Karacoğlan duygu ile dili birleştirmiş olan “olağan”bir dil uzmanıdır.

İbrahim Çenet

Dilin motive etme gücü.

Seherden uğradım bülbül sesine
Ötüşün bülbülü güle getirir
Yiğit olan kimse saklar sırrını
Kötü kalbindekin dile getirir

Yoldaş olma yolun bilmez yolsuza
Komşu olma sözün bilmez densize
Meyil verme edebsize arsıza
Akıbet ırzına hile getirir

Bir körün gözüne girsem de olmaz
Bir yiğide sırrım versem de olmaz
Bir kötü dilim var irahat durmaz
Kötü dil başıma bela getirir

Karac’oğlan der ki müşkülüm halde
Garip bülbül konar öter mi dalda
Çokça keramet var şu tatlı dilde
Del-olup gideni yola getirir

Dilin gücünü anlatıyor Karacoğlan ama ne kadar da akıcı tatlı bir söylemle anlatıyor, insanın içine işliyor değimli.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır der gibi.

Dil kadrini bilelim !

Yönetim düşünürlerine göre, ileri derecede motive edilmiş insanlar, kendilerinden daha iyi eğitilmiş, daha donanımlı, hatta daha zeki insanlardan genellikle daha başarılı olur, amaçlarına daha çabuk ulaşırlar. Konuyu böyle söylemek , dilin büyüleyici gücüne inanmak demektir.

Şöyle bir soruyla girelim konuya : Zeki ve bilgili insanlardan oluşan bir okul, kurum mu daha başarılı olur; elemanları o ölçüde zeki ve bilgili olmasa bile, iyi motive edilmiş bir kurum mu? Başka bir deyişle, işyerinde motivasyonun eğitim ve yetenekten bile daha önemli olduğunu söylesem, durumu abartmış mı olurum? Kesinlikle hayır! Yönetim düşünürlerine göre, ileri derecede motive edilmiş insanlar, kendilerinden daha iyi eğitilmiş, daha donanımlı, hatta daha zeki insanlardan genellikle daha başarılı olur, amaçlarına daha çabuk ulaşırlar.
Dile bu açıdan bakmak, dilin büyüleyici gücünü kabüllenmek demektir. Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkardığını söylesek bile, dilin toplumsal örgütlenmede gerçekten bu denli etkili bir silah olduğunu kabulde zorlanırız. Karacaoğlan bu zorluğu sezmiş olmalı ki, insanların “dil kadrini” bilmede zaaf gösterdiklerine şöyle işaret ediyor:

“Nuh’un gemisine bühtan edenler
Yelken açıp yel kadrini ne bilir
O Süleyman kuş dilini bilirdi
Her Süleyman dil kadrini ne bilir?”

İnsanları nasıl havaya sokarız ?

Karacoğlanın fonetiği…. söylem dialektiği. Bunu bazıları cönklere yazarken kendi okuyup yazdığı Arap alfabesinede azda olsa benzetmiştir. Yerel söylem biçimini burada düşün.. nüsha diye aşağıya notlar düşmüşler çeşitli Karacoğlan çalışanlar.

“Ay doğupta şafak atmakta sandım
Meğer yarin düğmeleri çezilmiş.”

Çezilmiş =Çözülmüş. Doğrusu çez dir. Türkçe ses bilimini düşünmek gerek .

  Türkçe konuşmak ve yazmak; incir, üzüm, tarla, ırmak, dağ, toprak .... sözcüklerini bilmekle olmuyor.   
 Yaşar Kemal, günümüzün edebiyatçılarının neden güzel konuşup – yazmadıklarını anlatıyor:  Halkın konuşma diliyle yazıyorum ben diyor, bu yüzden  zengin bir Türkçe ile  okuyup yazıyorum. Yaşar Kemal  birden çok  konuşma ve röportajında, “Bir çok roman yazmış  yazarlar bile  Türkçeyi iyi konuşamıyor, yazamıyor. Güzel Türkçe konuşup , yazmak isteyen yazarlar, önce bizim  Osmaniye çevresinde  köylü kadınlardan Türkçe öğrensinler sonra yazar olsunlar” diyor.   

Bizde diyoruz ki Türkçe İstanbul baskısından kurtulmalıdır. Anadolu halk Türkçesine dönmelidir. Ancak o zaman dil bir dile benzer.

‘ Müzik toplumun ikinci anadilidir. İnsan kendisine, kendi kültürüne yabancılaşmadıkça ne dilden kopabilir, ne de müziğinden.’

Dili yok edilen bir toplum kendiside bir anlamda yoktur. ( Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu. Bye bye Türkçe. ) Hangisi önce – sonra bilmiyoruz ama ikisi bir birine çok bağlı. Sümerler bugün doğrudan yok, Sümercede konuşulmuyor. Hititler doğrudan yok , çünkü dili doğrudan günlük konuşulmuyor.

Dilimizin en zorunlu ögesi, ülke, dolayısıyla dil bağımsız olmalı: Dilimiz İstanbul baskısından ve kalıplarından kurtulmalı, dili okuyup yazanlar özellikle yazarlar, halkın konuştuğu Türkçe ile okuyup yazmalıdır. Çukurova bu konuda büyük bir kaynaktır. Karacoğlan bu konuda büyük bir kaynaktır. Bir çok konuda olduğu gibi dil konusunda Karacoğlandan öğreneceğimiz çok şey vardık. Karacoğlan doğal bir dil uzmanıdır.

İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.
Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.
Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim, tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.
Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.

One thought on “Karacoğlan duygu ile dili birleştirmiş olan “olağan”bir dil uzmanıdır.

  • MURAT KÖKEN

    ibrahim hocam öncelikle derginizin yeni sayısı ve bundan sonraki çıkacak olan sayılarda yapacagınız çalışmalar için size ve diğer kıymetli yazar büyüklerimize çalışmalarınızda başarılar dilerim.Karacaoğlan hayatı ve eserleri üzerindeki çalışmalarınızı yakından elimden geldiğince takip etmekteyim bundan önceki çıkan dergilerinizide fırsat buldukça yakınen takip ediyorum vede çok başarılı bulmaktayım.Karacaoğlan lise yıllarımızdan kalma bilgimle 18 y.y da yaşamış değerli bir halk ozanımız halk şairimiz.Yazmış olduğu şiirlerde genellikle doğa çevre tabiat ve aşk üzerine ve kullandığı dil sade günümüz Türkçesi ve şiirlerini okur iken şiirde anlatılmak istenen ana temayı okuyan kişi gayet güzel bir şekilde anlıyor en önemli özelliğide sanırım divan edebiyatı dönemindeki şair ve yazarlar gibi farsça ve arapçadan uzak durması diyebilirmiyiz diye düşünüyorum lakin dönemindeki ve öncesindeki divan şairlerinin yazdıkları şiirleri lise yıllarımızda derslerde okur iken ve yazılan şiirleri aruz hecesine ayrıştırırken bayağı bir sıkıntıya girer hatta yeri geldiğinde derslerden kırık not dahi almış olduğumuz olmuştur ama karacaoğlanın şiirlerini okurken şiirde ana tema olarak neyden bahsetmiş yada hangi konuya değindiğini açık olarak rahat bir şekilde anlıyoruz buda karacaoğlanın dönemin divan edebiyatındaki şairlerin kulandığı arapça ve farsça kelime aruzlarından uzak sade günlük yaşantımızda kullandığımız halk dilini tercih olarak kullanması bu arada konuyu fazla dağıtmak ve uzatmak istemeden affınıza sığınarak fikir ve düşüncemi sizinle paylaşmak istedim belki konuya hakim değilim yanılıyorda olabilirim ama en azından fikir ve düşüncem bu yönde
    Bundan sonraki derginizin yeni sayısında size ve arkadaşlarınıza kolaylıklar dilerim saygılarımla
    MURAT KÖKEN

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir