Yazarlar-Konular

TİMUR DEYİP GEÇME

Rıza Aydın

Yan Temur Ağa
Can Temur Ağa
Tek ayak üstüne
Dön Temur Aga
Diye türkü eşliğinde oynanan Sivas halayı var; bu halay halkın Timur’a bakışını da gösterir.
*
Timur (Çağatayca: ) (8 Nisan 1336 – 18 şubat 1405), Timurlu Hanedanı’nun kurucusu olan Türk-Moğol Devlet ( imparatorluk kuran, asker ve komutan.) 1370’ten itibaren düzenlediği seferlerle günümüzdeki Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Kafkasya, Ortadoğu ve Anadolu’nun büyük bir bِlümünü ele geçirmi؛tir. Özbekistanda doğup, Özbekistanda gömülen bir Türk imparatoru.
Timur, babadan, soydan gelip, padişah olan bir şahıs değil.
Timur yanına topladığı yarenleri ile köِhnemiş Padişahı devirip, iktidarı alan yani bir devrimle, sivil bir halk hareketi ile iktidar olan bir şahıs.
O zamanki Türk töresinde ya da Cengiz yasasında hükümdar olmayan sülaleden gelen, sade kişinin padişah olması geleneğe ters olduğu için, devirdiği hükümdarın eşini alıp, soylu aristokrat aileye damat – yani Türegen olarak iktidara geliyor. (Burada bir anti parantez açıp, şunu belirtmeliyim. Horasanlı Eba Müslüm, bir halk hareketiyle yapılan devrime öncülük edip, Emevi Devletini yıktığı halde, kendi iktidara gelmeyip, iktidarı Abbasiler’e veriyor. ( Dipnot 1 )
Bu çalışmamızın asıl konusu ؛ Timur Anadolu’ya niye sefer düzenliyor?
O çağda yaşayan Şikari ( 2 ) ile Dukas’a,( 3 ) onlardan sonra gelen bütün tarihçilere göِre süreç şöyle başlıyor
1240’da bastırılan Babai isyanı ile Sarsılan Selçuklu devleti 1243 de Köِse Dağ savaşında Moğollara yenilince, Moğol akınları altında dağılma sürecine başlıyor.
Moğollara yenilen Selçuklu coğrafyasında Anadolu Beylikleri denen devletler kuruluyor. Bu beylikler hutbe okutan, sikke bastıran, kanunnameleri ile kendi askeri birlikleri olan yapılar olarak, aslında birer devlet; bunlara beylik değil küçük devletler demek gerek. ( Bu beyliklerin çoğu, Babailer ne ise bunlarda öyle. Hatta çoğu Şaman.)
Bu süreçte 1250’de, “Et devlet et Türkiye” adıyla Mısır’da, da Memluklular ya da Köِlemenler diye anılan bir devlette kuruluyor
Anadolu’da oluşan bu devletlerden ikisi, Ramazanoğlu Devleti ile Dulkadiroğlu Devleti Memluklu Devletinin himayesinde kuruluyor. ( 4 )
Hacı Bekta؛ Anadolu’ya Dulkadiroğlu oymağı içinde Bozok’tan girdi der Velayetname;( Velayetname– Hace Bektaş Veli ) ( 5 ) Hacı Bektaş Dergâhı da Dulkadiroğlu Devletinin himayesindeki Memluklu toprağında kuruluyor.
1390 yıllarına doğru Osmanlı Beyliğinin ya da Devletinin Padişahı olan Beyazıd, hem Sırp Prensiyle hem de Bizans’la işbirliği (ittifak) yaparak, Anadolu’daki bu Türkmen Beyliklerini işgal edip toprağına katıyor buna ilhak deniyor.
Bu konuda, Reha Bilge, 1514 adlı kitabında, ilginç bir detay vererek, Ankara savaşı öncesi süreci şöyle anlatıyor: ( 6 )
“Ama asıl perde Yıldırım’ın Rumeli’yi denetim altına alması ve Sırplarla sıkı bir ittifak kurması ile açılır. Bundan sonrası, Yıldırım’ın baş döndürücü bir hızla Anadoluda attığı adımlardır ve onun müttefikleri dikkat çekicidir. Venediklilerle, onların imtiyazlarını koruyan bir ticaret anlaşması yenilenmiştir. Yıldırım Beyazıd, 1390 da, Sırp kralı Lazaviç ve Bizans İmparatorunun oğlu Manuel’i de yanına alarak, Anadolu’da harekete geçer. Osmanlı hükümdarı, Sırp kralı ve Bizans veliahtı, Türkmenlere karşı birleşmiştir. Sanki ortada Türkmenlere karşı bir Balkan ittifakı vardır ve Saruhan, Aydın, Germiyanoğulları, Aydınoğulları, Menteşe ve Hamit beyliklerinin hepsi bu hareketin hedefi olur. Yine aynı yıl Karaman oğulları üzerine yürüyerek, Yıldırım Konya’yı kuşatmış, Karamanlı Aleaddin Bey’le savaşmış ve kenti işgal etmiştir. Yıldırım’ın, Karamanlı Bey’inin kafasını mızrak ucunda dolaştırması Osmanlı – Karamanlı çatışmasının kanlı bir sahnesi olarak anılarda yazılıdır .” sayfa 275-276
*
Toprakları elinden alınan Türkmen Beyleri, Karaman oğlu Mehmet Beyin yazdığı bir mektubu ellerine alarak, kurtarıcı olarak gِördükleri Emir Timur’un “Haki Payına” yüz sürüp, aman diliyorlar.
Adil bir hükümdar olan Emir Timur, bu sadece sizin isteğinizle olmaz, bu durumu birde Osmanlı Padişahı Beyazıd’a soralım diye elçi gِönderiyor.
Böylece Elçiler aracılığı ile iki hükümdar arasında mektuplaşmalar başlıyor.
Bu mektupları internette bulup okumak mümkün. Bu mektuplarda, aksi sِözler eden Osmanlı padişahına karşı, Timur çok Babacan davranıyor. Ama Timur, -sanırım- son mektubunda “KILIÇ ÇIKARSA KALEM SUSAR” diyor. Yani savaş çıkarsa göِzünün yaşına bakmam ha demeye getiriyor.
Sonunda Kalem susup, Kılıç çıkıyor.
Timur’un Anadolu seferinde Timur’a öncülüğü Akkoyunlu konfederasyonunun başkanı Kara Yülük Osman Bey yapıyor.
Kara Yülük Osman Bey, Kadı Burhanettin’in yanında yetişmiş ilginç bir şahsiyet.
Sivas, Kayseri, Tokat, Yozgat bölgesinin Hakimi olan Devletin başı olan Kadı Burhanettin için, Faruk Sümer, Türk toplumun yetiştirdiği şair, bilgin, en büyük devlet adamıydı diyor.
Bu Kadı Burhanettin, Kara Yülük Osman Bey’in iyi niyetini kِötüye kullanıp, bir dostuna ihanet ettirdiği için Kara Yülük Osman’la araları bozuluyor; Kara Yülük Osman 1398’de Kadı Burhanettin’i öldürüyor.
İ؛te bu Kara Yülük Osman Bay, Timur’un Anadolu seferinde ona öncülük ettiği için Timur, 1401 yılında Dımışk denen Şam’ı alınca, Diyarbekriyye ülkesini Karakoyunlulardan alıp, Akkoyunlulara vererek Tihran (Diyarbekir) merkezli Akkoyunlu Devletini Kurduruyor. Timur, Şam’da Muaviye ile Yezid’in mezarını açtırıp, içini pislikle dolduruyor. Emevi camisine topladığı Sünni temsilcilerle tartışırken, “Ali haklıydı, siz haklı olanı değil haksız olanları desteklemekle hata ettiniz” diyor.
Timur, 1402’de, -Ankara savaşını kazanarak- Osmanlı Devletini yıkıyor. Timur, Ankara savaşı öncesinde söz verdiği gibi, Anadolu’da Osmanlı devletinin işgal ettiği bütün beylikleri yeniden kurduruyor.
Timur, Türkmenlerin 7 defa kuşatılıp alamadığı İzmir’i de zapt edip, Aydınoğlu Beyliğine verip, Anadolu’dan gidiyor.
Emir Timur Anadolu’dan giderken, her yerde yaptığı gibi burada da işe yarar gördüğü, elinden iş gelen, sanat erbabı gibi ne kadar şahıs bulduysa onları da alıp, yanında gِtürüyor; bu sayının Oktay Efendiye gِre 40 bin, Walter Hınz da 30 bin olduğunu sِöylüyor.
Timur giderken, yolunun üzerinde ki Erdebil’de Safevi Dergâhına uğrayıp, Şeyh Ali ile gşrüşüyor.
Şeyh Ali’den etkilenen Timur, “benden bir isteğin var mı” diye soruyor.Şھeyh Ali de, “Rum’dan alıp, yanında gِtürdüğün bu tutsakları bana bağışla” diyor.
Timur, Şeyh Ali’nin isteğine uyup, sava؛ ganimeti olan bu tutsakları ھeyh Ali’ye bağı؛lıyor. Şeyh Ali, Timur’un bağışladığı bu tutsakları Erdebil’in -bundan sonra Rumlu diye anılacak olan- bir böِlgesine yerleştirip eğiterek tekrar eski yurtlarına gِönderiyor; bu şahıslar çocuklarını, torunlarını da edep – Erkan öğrenmesi için Safevi Dergâhına gِöndermeye ba؛şlıyorlar.
Böylece Anadolu’da Safevilere bağlı olan aktif bir kitlesel nüfus oluşuyor.
Adı gibi uzak gِrüşlü bir devlet adamı olan Uzun Hasan, 1453’de Diyarbekir’ı fethedip (ele geçirip), Akkoyunlu sultanı olunca, Safevi Şeyhi, Şeyh Cüneyd’i ülkesine davet ediyor.
Uzun Hasan, Diyarbekir’e gelen Şeyh Cüneyd’i, bacısı ile everiyor. Bu evlilikten Şeyh Haydar dünyaya geliyor.
Şeyh Haydar doğmadan iki ay önce babası Şeyh Cüneyd öldüğü İçin, Şeyh Haydar, Uzun Hasan’ın sarayında doğup, onun himayesinde, onun terbiyesini alarak büyüyor.
Şeyh Haydar büyüyünce, Uzun Hasan bacısının oğlu olan Şeyh Haydar’ı kızı ile evlendiriyor; bu kız Trabzon Rum imparatorunun da torunu. Unutmadan belirteyim ki, bu Şeyh Haydar, Safevi taraftarlarına 12 dilimli, “Tacı Haydar” denilen, Kırmızı Böِrk giydiren Şeyh Haydar.
Bu evlilikten üç Şehzade dünyaya geliyor.
Şeyh Haydar’ın ilk oğluna Uzun Hasan, Babasının adı olan, “Yar Ali” adını veriyor. Sivas’ta, dışarı semahı olarak, davul zurna eşliğinde oynan “Yarelim – Yaralim” diye de bir oyun vardır, bu da tıpkı Temir ağa oyununa benzer.
Şeyh Haydar’ın ikinci oğluna İbrahim, en küçük oğluna da İsmail adını veriyorlar.iş‏te tarihte Şah İsmail diye anılacak olan İsmail, bu İsmail, dedesi Uzun Hasan’ın yerine Akkoyunlu Devletinin başına geçip, Safeviler dönemini başlatan Şah İsmail oluyor.
Uzun Hasan ölünce Akkoyunlu imparatorluğunda taht kavgası çıkıp Uzun Hasan’ın oğulları birbirlerini öldürmeye başlıyorlar. iş‏te bu kavg‏a ortamında 1500 yılında Erzincan’ın, Saru Yayla Beldesinde, Akkoyunlu Devletinde etkin olan Kızılbaş oymakların katıldığı bir Türkmen kurultayı toplanıyor. Bu kurultay da devletin başına Uzun Hasan’ın kızının oğlu olan Şah İsmail getiriliyor.
Böylece de Akkoyunlu Devletinde Safeviler dönemi başlıyor. Akkoyunlu Devletinin başına Şah İsmail geçip, Safeviler dِönemi başlayınca, Timur’un Safevi Dergâhına bağışlayıp, Safevi Dergâhında eğitilip, Anadolu’ya gelenlerin çocukları, “Şaha gidelim” Şiarı altında buradan gِöçüp, Tebriz’e doğru gitmeye başlıyorlar. O çağda buna “şaha girmek” deniyor. Şaha gidenlerin en tanınmış olanı, Safevi Dergâhında eğitildiği bilinen Hasan Halife’nin torunu Şah Kulu’nun katarı Şah Kuku, etrafına topladığı 30 bin kişilik bir kitle ile Şaha gitmek için yola çıkıyor. Şaha giden bu kitlenin, önleri kesilip, Şaha gitmeleri engellenmeye çalıştığı için de sava؛şar oluyor.
Bütün bu süreçler, Timur es geçilerek, Timur’un Anadolu tarihine katkısı göِrülmeden anlaşılamaz, bu yüzden Timur deyip geçmemek lazım. Timur Anadolu tarihinin kilit taşıdır.
Buraya son bilgi olarak şunu da ekleye biliriz. Timur’un yıkmasından 11 yıl sonra, Kardeşi Musa Çelebiyi yenerek “Devlet-i Aliye” adıyla ikinci Osmanlı Devletini kuran Kirişçi Mehmet Çelebi’ye destek olan devşirme paşalar, Ankara Sava؛şı’nda Timur’un safına geçen Türkmenlerden hayfını alıyorlar; bundan dolayı da, ikinci Osmanlı Devletinde Türkmenler en çok horlanıp, en çok ezilen tabaka oluyor. “Etraki bi idrak” söِzü bu döِnemden sonra tedavüle (kullanıma) giriyor. ( 7 )
A؛k ile. 4 Ağustos 2022
Rıza Aydın


( 1 ) ( Editörün notu : Saçma ama bir Ortaçağ geleneği.)
( 2 ) — Şikarı tarihi Karamannâme, Kitâb-ı Karamaniyye ya da Kitâb-ı Tevârîh-i Karamaniyye: Kahramân-ı Zamân, Şikârî tarafından kaleme alınan ve Karamanoğulları Beyliği’nin resmî tarihçesi olarak kabul edilen el yazması eser. Arap alfabesi kullanılarak Türkçe kaleme alınan eser yazıldığı döِneme hakim olan Osmanlı bakış açısının dışında yazılan eser.
( 3 )–Tarihçi Dukas : Dukas (d. yaklaşık 1400 – 1462.den sonra), son Bizans İmparatoru XI. Konstantinos’un hükümdarlığında tanınmış Bizanslı tarihçi. Bizans İmparatorluğu’nun son yüzyılı ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesi hakkında en önemli kaynaklardan biridir.
( 4 ) Ramazanoğlu ve Dulkadiroğlu devleti 1250 lerde Mısır – Memlukluların himayesinde kurulabilir. Ramazonoğlu devleti Adana ve çevresinde daha farklı söِylersek Orta Çukurovada; Dulkadiroğulları ise Maraş – Ahır Dağı ve etrafında kurulur. Oysa Doğu Çukurova ve ِzellikle Amanos Dağları ve etrafı— Ulaşlı -Özerli — Küçük Alioğulları adıyla Memluklulara hep direnmiştir. 1250 lerden sonuna kadar Ulaşlı Devleti adıyla hep süregelmiştir.Ulaşlılar 1839 yılında Memlukluların Osmanlılara savaşa giderken Memluk İbrahim Paşa ordusunu yenmiş ve geri dönmesini sağlamıştır.Tarihçi Ahmet Cevdet Paşa Maruzat ve Tezakir adlı eserlerinde ; — Osmanlıların 1866 yılına kadar bu Amanos Dağları ve etrafına ( Ulaşlı federe Devletler topluluğu devletine hiç bir zaman egemen olamadıklarını, bu Ulaşlı Devletinin kendi başlarına hanedan ve devlet olarak yaşadıklarını ) anlatır.
( 5 ) Hace Bektaş Veli– Velayetname
( 6 )Reha Bilge, Araştırma – İnceleme, Avrupa Birliği, Diğer Kategoriler kategorilerinde eserler yazmış popüler bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; 1514 – Yavuz Selim ve Şah İsmail, 2. Bayezid, Dervişler ve Sultanlar, Siyah-Beyaz Arasında Türkiye ve Avrupa, Sur ve Sultan olarak sayılabilir.
( 7 ) 1300 yılından 1402 yılında ki Timurun Osmanlıları yenmesi ve Beyazıt ı esir alarak Osmanlı devleti son bulmuş ,؛. 1413 yılında Osmanlılardan kalanlar yeniden toparlanarak , Devleti Ali Osmaniyi yani ikinci Osmanlı devletini 11yıl aradan sonra yeniden kurmuşlardır. Bu tarihten itibaren Anadoluda Türkler çok horlanmış ve sıkıntı çekmişlerdir.


Ali Rıza Aydın kimdir : 1956 yılında Şarkışla’nın Emlek bِölgesine bağlı Kaymak köِyünde doğdu. Köِyde okul olmadığı için, ilk önce babasından eski yazı denilen Osmanlı elifbası ile okumayı öğrendi. 1967 yılında köِye okul yapılınca okula kaydolup, ilkokulu 4 yılda bitirdi. Okumak için geldiği Adana’da sosyalist gençlik hareketi içinde bir militan olarak bulundu. 1977 yılında Adana’da kurulan “Çukurova Devrimci Gençlik Derneği’nin” başkanlığını üslendi. Sosyalist bir militan olarak, defalarca gِözaltına alındı, hapse girdi, işkencelerden geçti, sürgün cezası yaşadı, aşkı da acısını da tattı. Ona sorarsan o, “Devrimci olmanın kahrını da, onurunu da yoldaşları ile paylaştı, hissesine düşeni gani gani yaşadı.” Yaşanılan süreçler hakkında önlerine gelen, gündemlerinde olan sorunlar hakkında sayısız makale, mektup, bildiri yazdı; yurt içinde, yurt dışında konferanslar verdi. 3 ile 5 Ekim 2013 tarihinde Bingöl üniversitesi’nin düzenlediği, “Geçmişten Günümüze Alevilik” başlıklı Sempozyuma sunduğu, “Kadıncık üzerine Tefekkür” adlı tezi, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı’nın Serçeşme Yayınevince kitap olarak yayınlandı. Aynı yayınevinde “İslam’da TERMİDOR” ile “Alevi Edebiyatında Nusayrı” adlı kitaplarını yayımladı. “Anadolu Tarihinin Gizlenen Yanı”, “Phantom Pain”, “üstüne Yol Uğrayınca – Bir Devrimcinin Hatıratı” adlı kitapları yayımlandı. “Sol üzerine Tefekkür” isimli eseri okurla buluşturan yayınevimiz, yazarın “Çelebiler Zamanı” adlı eserini yayıma sunmaktadır. Aşk ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir