Karacoğlan Enstitüsü

KARACOĞLAN ÜZERİNE AYKIRI SORULAR-YANITLAR

İbrahim Çenet

Ön/Genel açıklama: Yerelden Evrensele Anadolu Halkbilim Kültür Akademimizin bazı

konularda Enstitüleri vardır. Bunlardan biri de “Karacoğlan Araştırma Enstitüsü”. Başkanı, Ali

Ozanemre, öbür yöneticileri Cemal Algan ve İbrahim Çenet’tir. Şimdilik hem Ali Ozanemre’ye

hem İbrahim Çenet’e, Karacoğlan konusunda aşağıdaki aykırı soruları yönelttik. Görelim

bakalım, neler denilecek… ( Ali YILMAZ )

İbrahim Çenet ‘e

1.SORU: Karacoğlan’nın doğum ölüm tarihi, özellikle ölüm tarihi üzerine ne dersiniz?

YANIT: Bir bilinen fıkra ile başlayayım sözüme : İki yoksul genç arkadaş, birisi diğerine ; sen padişah olsan ne yerdin, diye sormuş. Öteki diğerine ya sen ne yerdin, deyince ; ben soğanın cücüğünü yerdim , peki ya sen ? Diğer genç arkadaş üzgün; bana yiyecek bir şey bırakmadın ki !

Karacoğlan araştırma enstitümüzün baş öğretmeni Ali Ozanemre de bana pek bir şey bırakmamış bu konularda. Bencede Karacoğlan 17. yy başı ve sonu arasında yaşamış olabilir. Belki üç beş sene aşağı – yukarı olabilir. Bize ilginç gelen bir durumu söyleyeyim. Kişinin eğitimsel – bilimsel etiketi var. Karacoğlan ın doğumu , ölümü konusunda şöyle diyor : Çeşitli belge ve akıl yürütmelere göre Karacoğlan çok uzun yaşamıştır ( bizde öyle biliyoruz İ. Ç. ) Aynı bilim etiketli insanımız devamla şöyle diyor : Karacoğlan 1606 yılında doğmuş ve 1679 yılında ölmüştür derler. …O zaman Karacoğlan 73 yaşında ölmüştür. Bu yaş ta aslında çok uzun bir yaş değildir. Bugün bile Karacoğlanın doğup, öldüğü Amanosların Düziçi bölgesinde ki Varsak, Tespi köylerinde hala 95- 100-105 yaşında çok insan vardır. Birce Karacoğlan 95- 105 yıl arasında yaşamıştır.Bu da 1700 yılının hemen üstüne çıkar.

Burada komik olan bilim insanı etiketli hocaların Karacoğlan için hem çok uzun yaşadığını hemde 73 yaşında öldüğünü söylemeleri ilginçtir.

  1. SORU : Karacoğlan’ın nereli olduğu konusunda ne dersiniz? YANIT :Karacoğlan Türk dünyasının dil, sevgi, toplumsal ve geleneksel yaşam, doğayı sevme koruma , doğa- insan – yaşam arasında ki diyalektik bağ ve felsefenin adıdır. Dünya da Türkler nerede ne kadar yaşıyorsa orada o kadar Karacoğlan ve anlayış ve de felsefesi vardır. Örnek En güzel Karacoğlanların yaşadığı yerlerden birileri Çin de ki Uygur bölgesidir. —Gönül gurbet ele gitme, ya gelinir ya gelinmez, türküsünü söylemeyen, bilmeyen Asyalı Türk yoktur. Türkmenistanda , hatta Balkanlarda Karacoğlan anlayışı yaşar.

Ancak en önemli Karacoğlan Çukurovalı, Osmaniyeli – Düziçili olandır.

Orta ve Güney Amerika kıtasından pek çok Kızılderili arkadaşlarım oldu. Onlara dedelerinden, nenelerinden kalma türküler söylemelerini istemiştim. Bir kısmını tercüme ettiğimde o eski Kızılderili türkülerde Karacoğlanıda hissetmiştim. Not : Bir Doğu Çukurovalı olarak çocukluğumda ve gençliğimde bizim obalarda yaşlı kadınlar hele yaşlı erkekler, oğlan ve kız çocukları Karacoğlandan çok ama çok kıtalar bilirdi. Davullu kır düğünlerimizde söylenen türkülerin yarısı Karacoğlandandı.

Ala gözlü benli dilber / Halımdan habarın varmı / Seni bana vermiyorlar / Zulümden habarın varmı :

Ala gözlü benli dilber / Koyma beni el yerine / Altın kemerin olayım / Dola beni bellerine .

Gne bir çocukluk ve gençlik anımı anlatayım : Evlerin ortasında kadınlar , kızlar, çocuklar olduğu halde , Ana evlilik çağına gelen oğluna ısrarla Karacoğlan türküleri öğretiyordu. Bizde bunun nedenini sormuştuk: Dediler : Oğlumun kızını almak istediği aile belkide oğlumu Karacoğlandan türkü biliyormu, iyi halay çekiyor mu diye ya deneme yaparlarsa ki olmuştu böyle. ….Varın düşünün Karacoğlanın nereli olduğunu .

4 – SORU : “Kirmani de kılıcımız kirmani / Taştan dönmez mızrağımız yalmanı / Böyle imiş

padişahın fermanı / Dağlar melil melil bilmem nedendir” diye başlayan ve Karacoğlan’ındır

denilen bu dörtlük, başka bir güçlü ozanımızın dizeleriyle benzeşmektedir; bu ilişki ve benzerlik

için ne deriniz?

YANIT: Bu konuda Ali Ozanemre başkanımız önce yazdığı için benim işim biraz daha kolaydır. Ali hocam Karacoğlan ve Dadaloğlu ikiside birbirinden esinlenmiş olabilir diyor. Dadaloğlu savaşın tam içerisinde. Bu anlamda bu söz edilen dörtlük Dadaloğluna uygun. Ancak bizim Karacoğlan çalışmalarında genişçe anlattığımız üzere, Karacoğlan zamanından öncede sonrada Karacoğlan bölgesinin insanları Osmanlılara karşı sürekli ve tam isyan halindedir.Bu açıdan bu sözünü ettiğimiz dörtlük Karacoğlanında olabilir.

5. SORU: Karacoğlan, dindışı Halk Edebiyatın en önemli temsilcilerindendir. Bu,

vurgulanmalı bence; ne dersiniz?

YANIT: Karacoğlanda içinden geldiği toplumun etkisinde kalmış olabilir. Ancak Karacoğlan daha çok, doğalcı, doğacı, toplumcu, birazda Kam ve Derviş anlayışnda bir ozan.Karacoğlanın yaşadığı çağda 1600- 1700 arasında hatta daha önceden beride toplumlar daha çok islam dışı, doğal yaşam tarzındadır. Sonuçta Karacoğlan din dışı edebiyatın en büyüklerindendir.

  1. SORU: Karacoğlan’da bir Dervişlik, bir Şamanlık özelliği görüyor musunuz?

YANIT: Karacoğlan bizce o zaman ki Anadolu Türk dünuyasının kültür, anlayış,özlem olgularını bilgece şahsında toplayan bir ozandır. Bizce Karacoğlan kendisinden önce yaşayan Babailer anlayışı ve isyanından nasıl etkilenmez.Karacoğlan Hacim Bektaşi anlayışından nasıl etkilenmez. Karacoğlan Pir Sultan hareketinden ve Celali isyanlarından nasıl etkilenmez.

1865 lerde Osmanlılar Ahmet Cevdet Paşa ve Derviş paşa vasıtasıyla Karacoğlanın bölgesine büyük kuvvetlerle savaşa girişir.Ahmet Cevdet Paşa , Maruzat ve Tezakiir adlı Osmanlı arşivi niteliğinde ki kitaplarında şöyle diyor. — Osmanlılar bu bölgeye ( Karacoğlanın bölgesine ) hiç bir zaman egemen olamadılar. Bölge halkları ayrı hanedan ve hükümet olarak yaşadılar. Diyor. Demek Karacoğlan bir islam önderinden çok daha fazla bir Türkmen, bir derviş, bir şaman anlayışında , doğacı, doğalcı, bir toplumcu insan sevgisiyle dolu, tümden yaşama sevincinde olan bir bilge insan.

Sonuç olarak Karacoğlan din dışı edebiyatın en büyük temsilcisi, hoşgörü ve sevgi yumağı anlayışta bir ozan bir bilgedir.

7. SORU: Karacoğlan’da, evlerimizin salonlarına yazılıp asılacak, çocuklarımızın düşünüp

davranış kalıbı olarak alabilecekleri veciz sözleri var mı? Varsa örnekler sunar mısınız?

YANIT:Karacoğlan bir söz söyleme ustası. Bilinir, yazar, şair, aşık, ozan, bilge, söz söyleme ustası derler ya. Hani halk sözünde ‘ — söz söyleyen yoktur sözüm üstüne ! , diyor ya. Karacoğlan halk bilimin her şeyiyle ilgilenmiştir. Aslında Karacoğlanın bilgi kaynağı sadece anlatması değildir. O, el el, oba oba gezdiği, önemli toplantılarda bulunduğu, anlatan olduğu kadar dinlediği içinde iyi bir söz söyleme ustasıdır.

Karacoğlan anlatılarında çokça atasözü kullandığının yanında kendisinin bir çok sözüde zaman içerisinde atasözü boyutuna ulaşmıştır haklı olarak.

Karacoğlandan sözler , dizeler : —Aşk ataşın değirmende öğüttüm / Eledim kalburdan elekten çektim ! Herkes kendisine göre bu felsefi sözü düşünsün, çok şey var burada.

Karacoğlan bir söyleminde :

Yeryüzünün damarları durulur

Gök yüzünün yıldızları derilir

Semanın arşına direk verilir

Dur bakalın canım, gökler kalırmı ?

Bu şiir olarak güzel elbette.Burada çok daha fazla şeyler var.

Birilerinin güzel bir söylemi için , evrensel söylemiş derler. Karacoğlan burada evrenselide aşmış, sonsuzluğa ulaşmış. Biz Karacoğlanı daha çok insanın içi ile; duyguları,insanın hatta hayvanların, bitkilerin duygularının kıvrımlarıyla ilgilenir bilirdik. Oysa O, uzayında değil , evrenin kıvrımlarıyla , sonsuzluğu ile ilgileniyor.

Genede bu dörtlükten anladığımızı söylersek; Karacoğlan , zaman gelip olmazın bile olabileceğini ; olamaz değil, olamayanın olduğunu , zaman ve çabayla olamaz denen şeylerin bile olabileceğini söylüyor.

Karacoğlan bu toplumun bilmesi gereken ve özellikle gençlerin hatta çocuklarımızın bilmesi gereken bir bilge , bir söz söyleme ustasıdır.

8 – SORU: Karacoğlan’da, yaşadığı çağları da göz önüne alarak özellikle orta ve güney

Türkiye’de, Toroslarda, Amanos dağları yöresinde baskıya ve zulme uğrayan Türklerin bir

isyanını, bir kendini, kendi kültürünü kullanma isteği doğrultusunda bir direnç bir isyan özelliği

görüyor musunuz?

YANIT: Evet , bunu önce ki soruların bir iki yerinde de söylemiştik. Osmanlı arşivinde Ahmet Cevdet Paşanın maruzat adlı kitabında söylediğini tekrar edelim : Bu bölgeye ( Karacoğlanın yaşadığı Türk bölgesine ) Osmanlılar hiç bir zaman egemen olmamışlardır. Bu bölgeler ( Güney Türkiye ) ayrı hanedan ve hükümet olarak yaşamışlardır.

Karacoğlan : Bizim elde cana kıyan beyler var ! Diyor.

4.soruda ki konuyla bitirelim sözmüzü :

“Kirmani de kılıcımız kirmani / Taştan dönmez mızrağımız yalmanı / Böyle imiş

padişahın fermanı / Dağlar melil melil bilmem nedendir” Karacoğlanın bu şiiri ve dörtlüğü ister Karacadan Dadaloğluna geçsin yada tersi. Karacoğlan Dadaloğlundan tamı tamına iki yüzyıl ( 200) önce yaşadığına göre. Bu sözün Karacoğlandan Dadaloğluna geçmesi daha akla yakındır.

Karacoğlan içinde yaşadığı Türk toplumunun her şeyiyle ilgilenmiştir.

İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.

Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.

Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim, tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.

Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir