Ercan Tunç bizi düşündürmeye devam ediyor
Amon Felsefe okulu saha araştırı çalışmalarından
Ercan Tunç, Yozgat, Sorgun, Bahadın kasabasından, bir çok işle uğraşmış, bir ara Avrupada da bulunmuş. Akdeniz sahillerinde ki kent ve kasabalarda da ekmeğini çıkarmaya çalışmış .Uzunca bir sürede Bahadın kasabası kültür, sanat ve dayanışma derneği yöneticiliği ve başkanlığı yapmış. Ercan bir kaç yıl önce aramızdan fizik olarak ayrılmıştır. Ben Ercan Tunç kardeşimizi altı yıl önce Bahadın’a Aşık Kul İbrahim adına bir kültür kompleksi ve onun görkemli bir heykelini yerleştirme törenlerine gitmiş, kendisini orada tanımıştım.
Ondan sonra kendisiyle sıkça yazıştık,haberleştik. Kendileri Çukurova / Osmaniye / Çardak köyüme evimede geldi, misafirim oldu ve çok şeyler konuşmuştuk. Ercan hep çalışmış, emeğiyle geçinmiştir.
Ercan emekçi, emekten yana , insancıl, savunduğu görüşler doğrultusunda yaşamıştır. Haksızlığa uğrayanları,kadınları, çocukları özellikle savunmuş, korumaya çalışmıştır. Ercan maddi çalışma, insanlar dayanışmasının yanında başta kendisini olmak üzere , etrafında ki insanların çok açıdan düşünsel v e eğitimsel gelişmesi için uğraşmıştır.
Ercan Tunç’un bu gördüğümüz özelliklerinin yanında onun düşünen- söz söyleyen ve eğiten bir insan olduğunu özellikle vurgulamak isteriz :
Ercan Tunç hazır cevap, nüktedan, espirili bir arkadaşımız.
Ercan Tunç, düşünen, söz söyleyen, eleştiri yapan bir insanımız.
Ercan Tunç konuşurken öğretici, düşündüren bir kardeşimiz.
Zaten mizah, düşünmek demek, felsefe yapmak, söz söyleyen , eleştiren öğretici bir olgudur.
Ercan ın mizahı, eğiticidir aslında.
Mizah haksıza, ağaya beye, adaletsiz iktidara eleştiri getirmek. Mizah siyasete bulaşıktır.
Nasrettin mizahı , düzenin adaletsizliğine muhalefet olduğu gibi.
Aşık Kul İbrahim kültür etkinliklerine Bahadın’a gittiğimde Ercan Tunç ‘u tanımıştım. Ercan Bahadın’ı etkileyen ve de etkilenen birisi. İnsan ve çevresi denir ya !
İç Anadolu ve Yozgat doğanın kurak olması ve tutuculuğu ile bilinir ama Bahadın yemyeşil bir vaha gibidir. Bir kasaba olmasına karşın birden fazla müzesi, birden fazla kütüphanesi, sokaklarında gerçek boyutlarda anlamlı sergilenen heykelleri, amfi tiyatroları, konser- konferans alanları. Misafir evleri, gezi parkları, teknik lisesi, eğitici dernekleri, vb ile pek çok özelliği olan bir kasaba. Bunu neden anlattık, İşte Ercan Tunç böyle bir alan ve ortamdan etkilenen ve böyle olağan üstü bir durumu etkleyen – oluşturan insanlardan bir tanesidir.
Bahadın ‘a gittiğimde beni üstte saydığım olguları bir bir gezdirdiler, bilgiler verdiler. Çok etkilendim. Neredeyse çok açıdan çöl sayılacak bir ortamda, doğasaldan eğitimsele, anlamlı kurumları gösterdiler. Burada neredeyse bizim özlediğimiz bir çok olguyu yaşama geçirmişlerdi. İşte beni ve beraberimde ki arkadaşlarımı bir park diyebileceğim bir yere götürdüler. Orayı o an Ercan Tunç yönetiyordu. Parkta çimenler neredeyse Karadeniz ikliminde ki gibi açık yeşildi. Süste değil küçükte olsa yüzme havuzu vardı. Çocuk oyun alanları, her cinsten botanik ağaçlar müzesiydi aynı zamanda. Orası Konferans verilen , toplantı yapılabilen , karatahtası tebeşiri olan ders verilebilen bir alandı.Kütüphanesi , kafeteryası olan bir yerdi.
Orada Ercanla tanıştım, hemen kaynaştık. Ercan bana orsının işleyişi hakkında bilgiler verdi. Burası olağanüstü bir yer dedim. Ercanda bana dedi ki : —İnsan çevresini kurar, etkiler ve çevrisindende etkilenir ! dedi. Öyle ya böyle bir felsefi söylem daha önce başkaları tarafından kısmende söylenmiş olsa. Ercan ve etrafında ki insanlar bu evrensel felsefi söylemi yaşama geçirmişlerdi. Ercan’a dedim ki: Bu önemli sözü iyi yaşama geçirmişsiniz : Ercanda : Evet , uygulanmayan bir ideoloji bir hiçtir. Filozof ne demiş : — İnci denizden çıkarılmadıkça kıymeti pekte yoktur ! .
Orada gençler, kız ve oğlanlar , yaşlı kadınlarda vardı. Ercana dedim ki park daha doğrusu çok amaçlı kültür , yaşam ve eğitim kompleksini andıran bu alanın yanında ki Cemevi ve camiyi göstererek: Bu ikisi bir arada camiyi devlet mi yaptı diye sordum. Ercan’ın yanıtı: — Eğer devlet yapmış olsaydı , birisini etkilemek( kandırmak) için yapardı. Bu iki kurumuda biz yaptık, neden, bu iki anlayışa sahip insanlar anlayışını özgürce uygulasınlar diye.
Ercan beni orada ki genç ve yaşlı kadınlarla tanıştırdı.
Tam bu arada bu anlamlı kuruma iki tane yaşlı kadın, iş elbiseleriyle ellerinde de çaltaklı iki deynek olduğu halde geldiler. İş gömlekli, basma şalvarlı , avurtları birazda çökmüş bu kadınlar ineklerini kasabanın çobanına katmış evlerine dönerken buraya uğramışlardı. Bu iki kadın, darı darı püskülü gibi saçları dağılmasın diye beyaz basit bir yağlık ile saçlarını hafifçe bağlamışlar. Oturdular oraya. Daha doğrusu oradakile r bir yüz yüze halka olşturduk. Oradaki önceden gelmiş kadınlardan bir tanesi orada ki diğer bir kadına 13 yaşında ki oğlan çocuğundan şikayetleniyordu. Bu 13 yaşında ki çocuk anasına kızmış öteki mahallede ki dayısının evine gitmiş, kaçmış diyelim : Bu anlatımı duyan sonradan gelen iki kadından birisi , çocuğundan şikayet eden kadına dönerek : —- Zeynep ben seni kaç kez uyarmadım mı ? Sana : — Buzağıyı kısa bağlama kazığı çektirirsin ! , demedim mi ? ….Bu söz bana çok ilginç geldi. Yanyana oturduğumuz Ercan ‘ın gözüne baktım, yaşlı kadın ve sözü için. Yani bu ne anlamlı söz diye. Ercanda bana, gençler olduğu kadar bu gibi yaşlı kadınlar bile gelir buraya biz hep birlikte sakin sakin felsefe çalışırız , dedi ve kadının sözünü açıkladı bana. Buzağının ipini kısa bağlarsan, fizik yasasına göre , çekinen buzağı kazığı çekebilir. Onu gibi sizde çocuklarınızı tümden serbest, kontrolsüz bırakmayın ama onlarıda fazla sıkmayın, ipini kısa bağlamayın yoksa çocuklar size isyan eder demek istiyor diye, açıkladı.
İşte Ercan’ın dediği gibi burada aynı zamanda genç yaşlı demeden felsefe dersleri araştırmasıda yapıyordu.
Ercan öldü : Ne denir ölenlerin ardından : Ölenin anıları ve ananaları bol olsun ! Evet bu kitapta gördüğünüz gibi pek çok insan onu anıyor , anılarını anlatıyor . Demek Ercan hala yaşıyor. Şair ne demiş ,: Belki inanmayacaksınız ya,/ göksümde ki kurşun kadar gerçek/ Eğer ben yaşamışsam , öldükten sonrada yaşayacağım !
Ercan Tunç vücut olarak öldü ama gördüğünüz gibi bu kadar söz ediyorsak, o hala yaşıyor ve daha da yaşayacak. İşte öldükten sonrada yaşamak ve Ölümsüz Olmak bu olsa gerek.
İbrahim Çenet