DARAĞACINDA ÜÇ ANA
Gülden Mahmut
DARAĞACINDA ÜÇ ANA
Ve
Bahar
Ve
Hıdırellez
ve
Karacaoğlan
Bir De
“Bu Mektubu Aldığınız Zaman Ben Ebediyen Bu Dünyadan Göç Etmiş
Olacağım.’’
Hangi mektup bu kadar keskin bir ayrılık haberi taşır ki?
Yusuf ASLAN’IN ailesine son olarak yazdığı satırın ilk cümlesiydi bu sözcükler. Üzerinden koskoca 50 yıl geçerken sözcükler hala dün gibi dipdiri, tüm duygusuyla yalınçıplak duruyor karşımda. Bu mektubu aldığınız zaman ben… Bu satırları…
Sonra bu satırları okuyan bir ana belirdi gözlerimin önünde capcanlı. Kanlı gözyaşlarını silen, yoksulluğuna yoksulluk eklenmiş bir ananın gözyaşı. Hangi yürek bu satırdaki gerçeği, sonsuza dek taşıyabilir ki yüreğinde. Hem de seyrederken önümüzde uzanan boylu boyunca baharın gelişini.
Bir daha ama onların,bir daha gelinciklerin,bir daha dağ sümbüllerinin, dağ lalelerinin, yabani papatyaların açamayacağını, portakal çiçeğinin kokusunu içine çekemeyeceğini düşünmek. Sevdasını yarım bırakıp göçüp gitmek, toprağa karışmak yüzyıllara karışmak.
Karac’oğlan size bakar,sevinir,
Sevinirken kalbi yanar,gövünür,
Kımıldanır,hep dertlerim devinir,
Yas ile sevincim yıkışır dağlar.
Baharın gelişiyle birlikte, toprağa nişanlalan üç gencin hüznü gelip çöreklendi yüreğime bu sabah. Karacaoğlan misali yas ile sevincin; gövünen bir yüreğin travmasını yaşıyor ruhum. Sonra geriye kalan üç ananın sonsuzluğa dek sürecek acısı gelip bağdaş kurup oturdu başucuma. Üç ana… Üç dalı budağı hoyratça kırılmış asırlık dev ağaç… Ta Mezepotamya kıyılarından beri toprağın altından en çok onların heykellerini bulduğumuz Ana tanrıçalarımız. İçinde can verdiği , sancısında dal budak atak kolllarını hangi yakarışıyla anlatsın budandığını. Hele ki bir anneler günü haftasına gebeyken daha tarih sayfaları, hangi sofrada ağırlasın acısını. Sardunyaya sardılar gözyaşlarını yıllarca önce. Üç Ana…Darağacında bir zeytindalına asılan analardı aslında. Bu dünyaya çok büyük bir hazine armağan ederek geçirdiler boyunlarına koskoca bir karanlığı kendi elleriyle. Karacaoğlan yaşasaydı hangi sözcüklerle anlatırdı bir Hıdırellez gecesi darağacına çıkarılmış üç çiçeğin yüzyıllar boyu sürecek tütüsünü diye sorup durdum böyle bir Mayıs sabahı gününde. Ve kurşunkalemimden dökülen sözcüklerle boy versin oğullarımız kızlarımız yeryüzüne ,Çukurova Bayramlığını giyerken; anaların gözyaşı çiçeğe dururken artık diye geçirdim içimdeki yeryüzünden.
TOPRAĞA
ANAYA
IŞIĞA
OĞULA
Bu yeryüzünde
Bu gökyüzünde
Senin ellerinin izi var
Ellerin…
Ellerinin derin çizgilerinde
Bir mendil gökyüzü susar
Bir nar kırmızısı kanar
Ellerin birazdan uzanacak göğe
Aydınlık bir mayısı çizecek yine
Alınterine bulanmış
Masmavi bir gülümseyişle.

Gülden MAHMUD
Anamur/Orhana Köyü
Gülden Mahmud kimdir : 1977 Yılında Anamur ´da doğdu. İlk ve Ortaöğrenimini Anamur’da tamamladı. Atatürk Üniversitesi Kazımkarabekir Eğitim Fakültesi Edebiyat Bölünden 2000 yılında mezun oldu .İlk olarak Anamur Güngören İlköğretim okulun da göreve başladı. Daha sonra Gaziantep, Edirne ve İstanbul’da farklı okullarda Edebiyat öğretmenliği yaptı. Bekar ve 1 çocuk annesi olan Gülden Mahmud 2017 Eylül ayından itibaren Valide Sultan Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı olarak görevine devam etmektedir.