KADINLARIN ‘ ÜRÜN DEĞİŞMEÇ’ DEDİĞİ PAZAR
İbrahim Çenet
Bir değişmeç ( pazar) alanı ve ilkeleri
Günümüzden yetmiş ( 70 ) yıl kadar önce gördüğüm, yaşadığım, unutulmaz anılarla seyrettiğim, çok şeyler öğrendiğim Çardak( 1 ) köyünde kurulan pazar yeri. Bu yöre köylüleri pazar sözünü kullanmıyor ( belki bilmeyende var), ‘ değişmeç ‘ diyorlardı. Değişmece gidiyorum, değişmeçten geliyordum ki , diye konuşuyor. Yani ürettiklerini değiştiği yer.Ürünlerini parayla satmıyor, satın almıyorlar bu köyde ve pazarda ( ! )
Çardak köyü Osmaniye ilinin hemen bitişiğinde ki bir merkez. Bugün de insan kalabalığı bir beldeyi aşacak kadar bir köy.
Bu köyün halkı Ulaşlı Türk topluluklarından.Ulaşlılar kendilerine özgü, özgür, özellikleri olan bir Türk boyu ‘nun parçası. Yüz yıl önceye kadar para kullanmayan bir halk ( 2 , 3 )
1867 ye kadar Osmanlıları tanımayan ( 4 , 5 ) ( 6 ), bu Amanos Dağları ve etrafında oturan ,yaşayan , üreten, para kullanmayan halkın , özel askeri yok ( gerektiğinde kadınlar bile herkes asker ) muhasebecisi yok, özel devleti olmayan , çok özgün bir yönetim, beylik, hadi siz özgün bir devlet deyin .Bölgesel federe devletler şeklinde yaşıyorlar. Gerektiğinde hemen birleşiyorlar. ( 7 )
Bölgede para kullanma tarihi : 1865 lerde Osmanlılar bu bölge halklarına büyük ve özel kuvvetlerle saldırdılar. Vezir A. Cevdet Paşa ve Müşir ( Maraşal) Derviş Paşa komutasında ki orduyla. İki ( 2 ) yıllık ağır bir savaşla , gevşek dokuyla Osmanlılara bağlandı bu bölge halkı. Osmanlıların önemli istekleri : Osmanlıları tanıyın, ticaret yapın ve PARA KULLANIN.
Bu Ulaşlılar bu tarihten sonra 40 – 50 yıl daha para kullanmadılar. Zorunluluktan bazıları 1923 ten sonra para kullanmaya başladı. İşte Çukurovada Osmaniye’ nin bitişiğinde ki Çardak köyünde benim aklımın vardığı, gördüğüm 1950 lerde ki pazarda paranın kullanılmadığı pazarı anlatmaktır istediğim size.
( Bazı insanlar çok azda olsa para kullanıyordu , Osmaniye kent merkezinde oda .)
Çardak köyü , bugün ki Osmaniyenin bitişiğinde Çukurovayla Amanos Dağları arasında ki eşik alanda kurulu bir köy. Yan yana sıra sıra köyler, aşağılarda ova köyleri, arkalarında dağ köyleri.
Bu civarda ki köy insanları 1923 – 50 arası sıkça mal değişim pazarı kuruyorlarmış. 1950 lerde her mevsimde bir yada bir kaç kez pazar kuruyorlardı.
Bu açıklamlardan sonra, asıl anlatmak istedğimiz Çardak köyünde ki , o zaman ki halkın mal – ürün değişmeç dediği pazardan söz edeceğiz.
Ürün değişmeç günü, kararlaştırılan günde etrafta ki köylerden insanlar; eşek, katır ve atlarıyla, özellikle at arabalarıyla gelirlerdi.Genellikle insanlar, ürün değişmeç günü sabahleyin erkenden gelirler. Cebel gibi 20 km lik uzaktaki köylüler gece yarısı köylerinden çıkar sabah aydınlanmadan Çardakta olurlardı.
Önemli bir özellik, ürün değişmecilerin tüme yakını kadınlardan oluşuyordu. Erkekler gelmişse bile at arabalarını sürmek için , atlara binmiş , yükleriyle gelen kadınlara yardımcı olmak içindi .Zaten erkekler de kadınların mal değişimine karışmazlardı.
Değişme pazarının kurulu bulunduğu Çardak köyü başta olmak üzere; Dereli, Çona, Gebeli gibi köyler akarsuların ve pınarların bol olduğu, topraklar verimli olduğundan, daha çok ( gereğinden çok ) meyve, sebze ve bitki ürünleri yetiştirirlerdi.Domuzlu Dağ tarafında ki Dervişiye, Kumarlı, Araplı gibi köylüler daha çok hayvan ürünleri getirirdi. Cebel, Karataş, Oruçgazi gibi dağ köylüleri insanları orman ürünleri getirirdi.
Kıyı köyleri insanları genellikle portakal, limon , havuç , turp gibi sebze ve meyveler; küncü (susam ), yerfıstığı, keten gibi tohumlu ürünler; zeytin, zeytin yağı vb.ürünler getirirdi.
Ova köyleri insanları beyaz peynir, tulum peyniri, koruyucu hamzan dedikleri özel kaplarda tere yağlar vb getirirlerdi.
Orman köylüleri ise , dayanıklı ağaçlardan kullanım gereçleri getirirler; evirgeç, oklava, ekmek tahtası, su taşımak için çam bardakları; bir diğer orman köylüleri ise kendi ürettikleri yün ve kıldan özel kök boyalarla boyayıp ,kirmenle eğirip dokudukları ürünler getirirler; heybe, çuval, kilim hatta ince ipleri özenle kumaş olarak dokuyup , onlarıda şalvarlık ve giysi olarak dokuyup getirirlerdi.
Hatta bazılarının yük getirdiği at, eşek ve katırları değiştikleri olurdu.
Buraya bir parantez açalım : Mal değişmeç işlemi yaşlıca ve akıllı birisinin uyarması ve yönlendirmesiyle herkes yönünü güneşin doğduğu yada doğacağı tarafa dönmesi, tatlı sözlerle ürün bolluğu ve bereketi üzerine kısa konuşmayla el ve avuçlarını kalplerine ve yüzlerine sürerek başlar.
Mal değişim teknik ve biçimleri :
Bir kadın diğer kadının önünde ki ürünlere bakıyor, deriye basılmış tulum peyniri görüyor. Diyor ki , senden peynir almak istiyorum, gel bak benim ürünlerime, işine yarar bir şeyler görürsün, sanırım. O kadında bakıyor kendisinde olmayan incir reçeli ya da üzüm pekmezi var, ağzı genişçe toprak testilerde. Beriki ona bir tulum ( tuluk ) keçi peyniri veriyor.Ondanda kendi ihtiyacı olan bir orta boy küp incir yada üzüm pekmezi istiyo rve üzerinede bir miktar küncü ( susam ) istiyor, anlaşıyorlar.
Bir diğer kadın birisinde şalvarlık, zubunluk ( kadın eteği için kumaş ) görüyor. Ötekide onun yerine sebzeler, meyveler ve tereyağı alıyor.
Eşek , katır, at gibi hayvanları değişeceklerse , pazarın sonuna doğru yapıyorlar, bu işi. Birisi diğerine at ötekide ona bir eşek verecekse; at daha değerli olduğundan karşısında ki olduğunca bir miktar ürün istiyor ondan. Onun ürünü yoksa komşusundan ödünç ürün istiyor, alıyor ve atın sahibine veriyor. Yani at’la eşeği deng haline getiriyor. Bu işlemin adına ‘trampa etmek ‘ diyorlar. Kadınların ürün değişimine neredeyse hiç karışmayan erkekler ‘gölük ‘ dedikleri hayvan değişimine gelince biraz ilgili oluyorlar.At ve eşeklerin dişlerine bakarak yaşlarını, kısrak ya da eşeğin gebe olup olmadığına bakmak gibi.
Bunca ürünü, o kalabalıkta değişen insanların gereksiz tartıştığını hiç görmedim.Şu gibi tatlı iğneleyici konuşmalar hariç.Ova ya da kıyı köylü kadın verdiği gıda ürününe karşılık, bir orman köylüsü kadından fazlaca tahta kaşık, oklava, çamdan su taşıma bardağı, fıçısı istiyor. Orman köylüsü kadına kıyı köylü kadın : Bu ürünleri o sıcakların altında elde ettik. Siz ise dağda gölgede oluk başında elde ettiniz. Ben elbette biraz fazlaca karşılık isteyeceğim, der ve gülüşürdük. Erkeklerinden yardım isteyen bir kadına, onun yakını erkek ; —bizi işinize karıştırmayın derdi.
Yemek gereksinmeleri :
Dışardan gelen tüm insanlar ve alandakiler ortaklaşa yemek yerlerdi. Sadece hazır yemekler değil, büyük kazanlarda yemek yapardı görev edinen bir kaç kadın. Yemek malzemesi zaten ortadaydı.
Çalma, hırsızlık gibi durum hiç olmayacağından tüm değişimci kadın ve görevliler rahat hareket ederdi.
(Pazar ) ın sonunda bazı kimseler , istedikleri kadarıyla, gereksinmesi olan yalnız kimselere fazla ürünlerinden , karşılıksız olarak verirlerdi.
Biz çocuklar, orada dışardan gelenleri, boncuklu süslü püslü atları, orada ki davranışları, değişilen malları vb vb bir panayır gibi seyrederdik. Hatta isteyen bir kişi değişmeç alanının az biraz kenarına oturur çocuklara masal, tekerleme bilmece anlatırdı. Gene alanın diyer tarafında isteyen bir kişi elinde yöreye özgü kemençesi, kabak kemanesi, sazı ve sözüyle çalıp söyler, herkes gönlünüde doyururdu.
İkindi vaktiyle beraber , malları bitenler , özellikle uzak köylerden gelenler gitmeye hazırlanır, helalleşirlerdi.
Bu olaylar bir tür üretim biçiminin sonucudur, burada sosyolojik, kültürel, psikolojik ( tinsel ) bir çok öge vardır.
Hatta anasına yardım eden bir genç kız için diğer köyden bir kadın , kendisininde oğlu olduğunu , bu kızınızı görmeye gelelim.Sabahtan beri onu görüyor , seyrediyorum ve iyi çalışkan ve becerikli bir kız. Hemen oracıkta bir gün kararlaştırırlar ve sonunda umurlu bir evlilik olurdu.
Babam Musa Çavuş öteden beri atlar yetiştirdiğinden , hep atlarla ve at hastalıklarıyla ilgilendiğinden, oraya gelelerin adlarının etrafında gezinir, onların atlarında gördüğü sıkıntı ve hastalıkları onlara tedavi biçimleriyle anlatırdı.
Sonuçta bu ekonomik , sosyolojik, kültürel durumda değerlendirilecek çok öge vardır. Bizce bu durum günümüze özgü koşullarla göz önüne alınarak yeniden uyarlanmalıdır. Yakın tarihimize ilişkin bu durumu kendi özel bir deyişimzle sonlayalım :
Alıp – satma
Al – ver
Kullan !( İ.Ç.)
( İbrahim Çenet )
Kısa sözlükçe :
Ürün değişmeç : Yakın tarihimize kadar Doğu Çukurovada, özellikle Ulaşlı topluluklarında, para kullanmadan , kendi ürettikleri fazla ürünlerini değiştikleri ( pazar ) durumuna , ürün değişmeç diyordu yöre halkı.
Tulum :Keçi yada koyunun derisi baş ve ayaklar hariç kesilmeden soyulur, bu deri temizlenir , tabaklanır; ayak kısımları iple bağlanır, baş kısmında özel düzenekli kapak yapılır. Buna sırtta taşımak için keçi kılından dokuduğu kolanlarla taşıma düzeneği yapar, pınardan su taşırlar, eşeklerle ya da gençler sırtlarında. Ayrıca bunu küçük oğlak derilerinden yapar ve içerisine pekmez, bal, reçel gibi sıvıca ürünlerini koyardı.
Küncü :Ekmek , simit gibi yiyeceklerin üzerine koydukları, tahin ve oradanda helva yaptıklar yağlı sarımtrak bitki tohumu. Bu küncünün tazesi tat olarak az bıraz su tadı verdiğinden sıfat olarak su tadında demek için ‘susam ‘ demişler. Böylece bu ürünün adının küncü olduğu adeta unutulmuş, yanlış olarak susam demişlerdir.
Hamzan: Çiriş denen bir bitkinin ezilerek hamur haline getirilmesiyle ve elle şekil verilip kurutulmasıyla elde edilen küçüklü büyüklü kullanım kabı. Bu kabların çok sağlam olması, sablı kapların taşınması kolay olması ve özellikle içine konan yağ, bal gibi ürünleri serin tutmasıyla bellidir. Çok yakın zamana kadar Doğu Çukurovada kullanırdık.
Katır :Kısrakla erkek eşeğin çiftleşmesiyle elde edilen taşıma ve binek hayvanı. Katırların erkeğide dişiside çiftleşmez. Katırın özelliği az yem yer, kötü besinlerle bile yetinir, ayrıca eşek ve ata göre sarp dağlık arazide daha güvenli gider.
Evirgeç :Kızgın saçta yufka ekmeği sağa sola değiştirmek için ince yassı bir kulaç uzunluğunda sağlam ağaçtan yapılmış kullanım aracı.
Çam bardakları Çam ağacından oyularak yapılan su taşıma kapları. Su içmek içinde küçük tas yapılır ancak burada ki kastımız iki, üç karış yükseklikte , bir karış dört parmak ennde çam kütüklerinden tutmak için sapı ve kapağıda olan bir su taşıma aracı. Bu çam bardakları eğer mezda, kamalak vb ağaçlardan yapılırsa içinde ki su çok hoş bir koku ve içime ulaşıyor. Eski çamlar bardak oldu sözü buradan gelir.:
Kirmen Birer karış dört çubuğun çapraz tutulup iki karış bir süngüç ince bir çubuğun ortadan dikey çevirilmesiyle , elde edilen elle çevrilerek ip eğirme aracı. Değişik şekilleride vardır.
Zubunlu: Eskiden şalvar ve donun üzerine iki yada üç parça halinde , belden aşağı sarkıtılan , elde dokunmuş, sağlan ve renkli iplerle dokunmuş, kadın: giysisi.
Trampa :Eşya ve ürünleri , özellikle hayvanları değişirken , ürün faklılığının ederini, emeğini ayarlama şekli. ÖRNEK, BİRİSİ DİĞERİNE BİR AT VERİYOR, ÖTEKİDE ONA EŞEK VERİYOR. At daha değerli olduğundan öteki atın eldesi insana ikide kuzu veriyor diyelim. Bu gibi ürün değişmeyi ayarlama işi.
Tin :Run dedikleri olgunun Türkçesi. BÜTÜN Türk dünyası hatta Kızılderililer bile böyle kullanıyor.
Gölük :Yük ve binek hayvanlarının tamamı. — ‘ Yaylaya göçerken kendi gölüklerimiz yetmez, komşulardan bir kaç gölük ( at, eşek, katır ) alalım.
Süngüç : Normal bir insanın , normal elinin işaret parmağı ile baş parmağı arası uzaklık.
Kulaç : Normal bir insanın el ucuyla omuzu arasında ki uzaklık.
Yararlanılan kaynaklar:
( 1 ) Çardak köyü : Vikipedi
( 2 )İnsan : İ. Çenet
( 3 )Devrime adanmış bir ömür : İ. Çenet
( 4 ) Maruzat : Ahmet Cevdet Paşa
( 5 )Tezakir: Ahmet Cevdet Paşa :
( 6 ) Bir zamalar Osmaniye : Nejdet Arı
İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.
Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.
Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim, tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.
Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.