AŞIK MAHMUT / DADALOĞLU / BEYLER ATIŞMASI
Ali OZANEMRE
Yetmiş yaşlarındayken, 1980’li yılların birinde aramızdan ayrılan, Düziçili şık Mahmut’tan (âşığın soyadı Körkü’dür) bugün bizlere çok az kayıt kalmıştır. Bunlardan biri de Dadaloğlu’nun ünlü koçaklaması “Beyler Atışması”.
Benim edinebildiğim bilgilere göre, bozlak tarzındaki bu türkünün doğuşu şöyledir:
Dadaloğlu’nun, âşıklık ırmağında en güzel kulaçlarını atmakta olduğu yıllar… Kendisi o sıralarda Yarsuvat’ta (şimdiki Ceyhan’da)…
Kozan’da Mürseloğlu, Mirzaoğlu gibi o günlerin Çukurova yöresinde ileri gelen beylerden bazıları Kozanoğlu’nun konağında bir araya gelmiş yiyip içmekteler… Beyler, söyleşmenin beline beline vurdukları bir sırada övünme yarışına girerler. O der ki ben şöyle bir beyim, bu der ki ben senden de ondan da üstünüm…
Kimin kimden daha üstün bir bey olduğu konusunda bir sonuca varamazlar ama, Yarsuvat’taki Dadaloğlu’na adam gönderip onu da Kozanoğlu’nun konağına getirmek konusunda anlaşmaya varırlar. Beylerin ricasını kırmayan Dadaloğlu’yu, beylerin duygu ve durumlarına uygun o ünlü şiirini orada söyler.
Ozan şık Mahmut bu bozlağı, Çukurova-Toroslar’da okunan tarzdan biraz ayrılarak, Düziçi yöresine (daha doğrusu şık Mahmut tarzına) özgü bir okuyuşuyla çığırır-dı. Bütün okuduklarında ve anlattıklarında olduğu gibi, bunda da kendi özgünlüğünü duyumsatırdı dinleyiciye, adeta kendi mührünü vurarak…
Yalnız, halk müziği, halk türküsü ve başka halk edebiyatı ürünlerinde olduğu gibi “Beyler Atışması”nın da versiyon denilen türetilmişleri vardır. Örneğin A. Esat Bozyiğit’in “Halk Şiirimizde Kozanoğulları” başlıklı yazısına göre Dadaloğlu bu şiirde Kozan Derebeyi Kozanoğlu’yla Adana’daki Ramazanoğlu Hasan Paşa’yı atıştırır. Aynı yazıda bir de “Kılıçoğlu Ali Rıza Efendi”nin söylediği belirtilen benzer bir şiir daha var. Bu, 8 dörtlük; ancak aynı şiirin biraz değiştirilmiş biçimi olduğu belli.
Prof. Dr. İsmail Görkem’in “Yeni Bilgiler Işığında Dadaloğlu / Bütün Şiirleri” adlı kitabına göre de atışma, Kozanoğlu’yla o zamanlar Osmanlı toprağı olan şimdiki Suriye’de bir derebeyi Mürseloğlu arasında geçiyor. Görkem, bu şiirin, halk arasında bilinen ya da öyle anlatılagelen öyküsüne de yer vermiş. Buna göre:
Derebeylik zamanında bir gün; Adana’daki Ali Ramazanoğlu, Suriye’deki Mürseloğlu, Cebelibereket(Osmaniye)’teki İmirzeoğlu, Maraş’taki Zülkadiroğlu gibi derebeylerini, Kozan yöresi derebeyi Kozanoğlu, kendi konağında konuk ediyor. Söyleşinin bir yerinde Kozanoğlu, kendisinin Mürseloğlu’ndan üstün olduğunu söyleyince arada tartışma çıkıyor. Bunun üzerine, İmirzeoğlu’nun önerisi ve çağrısıyla Yarsuvat(Ceyhan)’taki Dadaloğlu’nun gelmesi sağlanıyor. Söz konusu tartışma kendisine anlatılan Dadaloğlu’ndan, iki beyi nasıl biliyorsa öyle anlatması isteniyor. Son dörtlüğü kendi adına söyleyen Dadaloğlu, “Beyler Atışması” diye bilinen ünlü türküsünde, tartışan beyleri karşılıklı çakıştırıyor.
Dadaloğlu’nun, bütün Çukurova, Doğu Toroslar’da bilinen/sevilen bu bozlağı, Gavurdağı yöresinde de çok bilinir -belki de şık Mahmut etkisiyle- çok sevilir.
*Önce, Aşık Mahmut’un “Dili”
şık Mahmut’un söyleyiş özelliği, özgündür; Düziçi’nin yerel ağzıyla söyler. Bu ‘dil’in söylemini (telaffuzunu) yazıya aktarmak hayli güçtür. Çünkü karşılığı alfabemizde harf olarak bulunmayan, eski Türkçemizden sürüküp gelen (yerelde hâlâ kullanılan) seslerin varlığı söz konusu. Örneğin “nazal n, sağır n” diye adlandırılan bir -n- sesi vardır ki bu, genizden çıkar. “Sana, bana, deden, yapaman…” benzeri sözcüklerdeki -n- sesi, bu sestir. Bir de bunun yanında belli belirsiz koşulan bir -g- (bazen -ğ-) sesi vardır. Bu bileşik sesle sözcük ‘kaba’laşır. Ayrıca; sert ünsüzlerden -k- > -g-’ye, -t- > -d-’ye dönüştürülerek yumuşatılır. Yine bu yöresel söyleyişte “bey” sözcüğündeki -e-’den sonra bir -a- sesi çıkarılır; sözcük, “beağ” gibi söylenir.
Şimdi burada, şık Mahmut’un dilindeki sözcüklerin daha kolay anlaşılmasını sağlamak amacıyla türküsünden önce bir SÖZLÜKÇE ekleyelim:
ala’annı > Ala kanlı (yaralandığı için kanı akarak).
Adanı’ya > Adana’ya.
bagmam > Bakmam (bakmışlığım).
beağ > Bey (aşiret sahibi, derebeyi); beağın > Bey’in; beağlering > Beylerin.
bengi > Beni.
bengzetme > Benzetme (yine öyledir diyerek/sanarak aldanma).
bennen > Benimle.
beşingi > Beşini.
bilenge > Bilene.
bire > ‘Bre’ ünlemi (Burada ‘ya bre yavrum!’ biçiminde çoklu bir ünlem).
bitirrim > Bitiririm (işini bitirmek, yok etmek).
çalıgdır > Çalıktır (çarka çalınmıştır, keskindir).
çarh > Çark (demir, çelik gibi metalleri keskinleştirme aygıtı).
dedemnen > Dedemle; dedeng > Deden.
dögmem > Dökmem (dökmüşlüğüm).
erkeağı > Erkeği.
gediyor > Gidiyor (sürüyor, yayılıyor).
gılış > Kılıç.
goğduğumung > Kovduğumun, kovaladığımın.
hepinğizi > Hepinizi.
ikingizin > İkinizin.
intizam > Nizam, düzen.
işingi > İşini (İşini bitirmek: Yok etmek).
kakmam > Kalkmam (kalkmışlığım).
maşgıngıza > Meşk’inize (Meşk: Deneme, yoklama, sınama).
sargmam > Sarkmam (sarkmışlığım).
sengi > Seni.
seniye > Seneye, yıla.
sıngadı > Sınadı.
sicil > Vukuat, ölümüne kavgalı olay.
sögmem > Sökmem (sökmüşlüğüm).
söyleng > Söyleyin (sorunuz).
üç beşingi > Üç(ünü) beşini.
üstüngüze > Üstünüze.
yalıng > yalın, kınından çekilmiş.
yapamang > Yapamazsın.
yönglü > Yönlü.
yudmam > Yutmam (yutmuşluğum).
yuralsız > Yularsız (bağsız, zincirsiz).
Şimdi bu kısa açıklama ve sözlükçeden sonra, şık Mahmut’un ağzından çıktığı biçimiyle Dadaloğlu’nun o ünlü şiiri… (Sesin/sözün aşağıdaki biçimiyle yazıya geçirilmesi, Gavurdağı yöresi Türkmen ağzını görmek (göstermek) bakımından önemlidir.)
*
Aşık Mahmut Diliyle “BEAĞLER ATIŞMASI” TÜRKÜSÜ
Eyyy! Sanga derim sanga da hey Gozanoğlu
Sefer edip üstüngüze kakmam var
Eyyy! Bu seneyi de ya bire yavrım her seniye bengzetme
Ala’annı Adanı’ya dögmem var dögmem var
Bu seneyi her seniye bengzetme
Ala’annı Adanı’ya dökmem var dökmem var
Eyyy! İmirzeoğlu edme bennen inadı
Dedeng de dedemnen ya bire yavrım bir dem sıngadı
Haydiii! Kagmaz benim goğduğumun ganadı
Pençe vurup ganadıngı sögmem var sögmem var
Kagmaz benim de koğduğumun da ganadı
Pençe vurup ganadıngı sögmem var sögmem var
Eyyy! Gozanoğlu da ya bire yavrım yapamang bunu
Aslım gurd eniği de ya bire yavrım sen bengi tanı
Haydiii! Adam evreniyim de yudarım sengi
Her senede üç beşingi yudmam var yudmam var
Adam evreniyim de ya bre yavrum da yudarım seni
Her senede üç beşingi yudmam var yudmam var
Eyyy! Ben Gozanoğluyum da gediyor ünüm amanın ünüm
Bitirrim işingi de vallahi yavrım dönerse yönüm
Haydiii! Yuralsız aslanın da erkeağı benim
Hepingizi de intizama çegmem var çegmem var
Yuralsız aslanıng da erkeağı benim ya bre yavrım erkeağı benim
Hepinğizi de intizama çegmem var çegmem var
Eyyy! Ben Mursaloğluyum da menendim yogdur amanın yogdur
Söyleng bir bilenge de ya bire yavrım sicilim çogdur
Haydiii! Elde yalıng gılış da çarha çalıgdır
Yalım olup üstüngüze sargmam var sargmam var
Elde yalıng gılış da çarha çalıgdır
Yalım olup üstüngüze sargmam var sargmam var
Eyyy! Ünlü Dadaloğlu da amanın ünlü amanın ünlü
İki beağlering de ikisi de ireli yönglü
Haydiii! Üst yanı Hassa da alt yan Reyhanlı
İki beağın da ikingizin de maşgıngıza bagmam var bagmam var
Üst yanı Hassa da alt yan Reyhanlı
İki beağın da ikingizin de maşgıngıza bagmam var bagmam var
*Bir çuval dolusu bu kadar sözü ettikten sonra artık Dadaloğlu’nun , beyleri çakıstırdığı o ünlü şiirini, günümüz diliyle yazabiliriz. İşte o bozlak:
BEYLER ATIŞMASI ŞİİRİ
1.
Sana derim sana hey Kozanoğlu
Sefer edip üstünüze kalkmam var
Bu seneyi her seneye benzetme
Ala kanlı Adana’ya dökmem var
2.
Mirzaoğlu etme bana inadı
Deden de dedeme bir dem sınadı
Kalkmaz benim kovduğumun kanadı
Pençe vurup kanadını sökmem var
3.
(Ey) Kozanoğlu da yapaman bunu
Aslım kurt eniği sen beni tanı
Adam evreniyim yutarım seni
Her senede üç beşini yutmam var
4.
Ben Kozanoğluyum gidiyor ünüm
Bitirrim işini dönerse yönüm
Yularsız aslanın erkeği benim
Hepinizi intizama çekmem var
5.
Ben Mürseloğluyum menendim yoktur
Söyle bir bilene sicilim çoktuk
Elde yalın kılıç çarka çalıktır
Yalım olup üstünüze sarkmam var
6.
Ünlü Dadaloğlu amanın ünlü
Her iki beyler de ileri yönlü
Üst yanı Hassa’dır alt yan Reyhanlı
İkinizin bir meşkine bakmam var
*
Ali Ozanemre.
1950’de Osmaniye Düziçi Akdere-Farsak köyünde doğdu.
Kendi köyünde henüz ilkokul yoktu. Bu nedenle ilkokulu, çevre köy okullarında okuyarak bitirdi.
İlkokul sonrasında Düziçi İlköğretmen Okulu’nu (1970), ardından Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nün
Türkçe bölümünü bitirdi (1973). Ortaokul, lise ve Düziçi Eğitim Enstitüsü’nde Türkçe-edebiyat
öğretmeni olarak çalıştı. 1999’da emekli oldu. Emekli olmadan önce Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’ni bitirmişti. Halen Adana Barosu’na bağlı avukat olarak Adana’da yaşamaktadır.
Şiir, öykü, deneme, inceleme türünde ürünleri sanat edebiyat dergilerinde yayımlandı.
Ali Ozanemre bir halkbilim araştırıcısı ve pek çok kitapları vardır.
aliozanemre@gmail.com