Yazarlar-Konular

Nereden Nereye?

Ahmet  Eroğlu

Birinci Paylaşım Savaşı yılları.

Almanlar, Berlin-Bağdat demiryolu hattını yaparken, Düziçi’nde 3 katlı ve 34 odalı bir bina alırlar. Amaçları misyonerlik faaliyetleri yürütmek için burayı okul olarak kullanmaktır. Öyle de yaparlar. Yöredeki Ermeni çocukları ağırlıkta olmak üzere, anasız-babasız ve kimsesiz çocukları bu okulda toplarlar. Misyonerlik eğitimi verirler.

Savaş bittikten sonra bu okulun eğitim faaliyetlerine son verilir. Bir süre sonra da kapatılır. Okulun kapatılmasıyla birlikte misyonerlik faaliyetleri yürüten Alman kadınları ülkelerine geri dönerler. Dönmeden önce de kendilerine hizmet eden, postacılık görevini üstlenen Bahçe’li Mehmet’e, bu binanın tapusunu, yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak verirler.

O zamanın Bahçe kaymakamı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e ulaşarak, Köy Enstitüsü olarak kullanılmak üzere bu binayı satın alma önerisinde bulunur. Bakan bu öneriyi uygun bulur ve Bahçeli Mehmet’ten bina satın alınır.

Binanın yanında kubbesi yıkılmış eski bir hamam ve üç alman kız kardeşin yaptırmış olduğu adına “Üçüz Konaklar” denen üç konak da vardır. Bu binalar kısa süre içerisinde onarılarak kullanılabilir hale getirilir. Böylece başında dumanı hiç eksik olmayan Düldül Dağı’nın eteğindeki Düziçi Köy Enstitüsü’nün temelleri atılır.

Düziçi Köy Enstitü Müdürü Ahmet Lütfi Dağlar o günleri anılarında şöyle anlatır.

“…Satın alınan büyüklü küçüklü 34 odası bulunan harap kolej binası ve hamamı tamir edilmiştir, ayrıca bir de öğretmenevi yapılmıştır. Ayrıca on binlerce yerli kiremit imal ederek yapmış olduğumuz binaların bir kısmının üzerini örttük. İhtiyacımız olan tuğlaları da yine kendimiz yaptık… Öğretmen, eğitmen namzetleri ve talebelerimizle bir ay içinde tekerlekli vesaitin işleyebileceği 1200 metrelik yol yaptık. Köyün toprak şosesine bağladık. Böylece kendi sınırımız içindeki yolsuzluğu da yendik…”

Dün:

Yolunu kendisi yapan,

Okulunu kendisi yaratan,

Eğitim sistemini kendisi hazırlayan,

Yiyeceği her türlü ürünü kendisi üreten,

İçeceği ve sulamada kullanacağı suyu dağlardan, derelerden kendisi getiren,

Yaparak yaşayarak öğrenen bir toplumduk.

Bugün:

Yolunu köprüsünü, dağını ovasını, deresini ırmağını, gözünü para hırsı bürümüş yerli ve yabancı vahşi sermayeye satan,

Okulunu bilimden uzaklaştırıp dinselleştiren,

Eğitim sistemini yabancılaştıran,

Yiyeceği her türlü ürünün üretimini bitirerek, bizi el âleme muhtaç eden,

İçeceği ve sulamada kullanacağı suyu özel sektöre veren,

Birbirini sollayarak köşeyi dönen, üretmeden tam tüketen bir toplum olduk.

“Eğitim üretim içindir.” anlayışından, “Eğitim tüketim içindir.” anlayışına savrulduk!

Nereden nereye?

1940 yılı Düziçi’nde ki Köy enstitüleri binaları yapım durumunda , imc usulüyle.

Ahmet EROĞLU

Eğitimci / Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir