Yazarlar-Konular

AŞIK VEYSEL,

 BİR ANADOLU OZANI, 48. ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE HOŞ ANILARLA

 

İbrahim Çenet

Aşık Veysel bir Anadolu  şairidir, aşığıdır, ozanıdır ve söz söyleme ustasıdır. Veysel ‘i uzun anlatmak  gerek .Ancak biz  onu  Yerelde ki Evrensel  dergimiz için kısa bir  yazı ile anlatacağız. Daha doğrusu  ondan söz ederken  onun hazır cavaplığı, anlamlı yanıtlarından örnekler vereceğiz. Bir başka deyişle  Aşık Veyselden  anılar  söyleyeceğiz.

Aşık Veysel’  ölümünün 48. yılında  saygı ile  anıyoruz.

Aşık Veysel 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde doğmuş ve orada vefat etmiştir. Şimdilerde  evi, kendi adına  müze  olarak kullanılmaktadır.

Aşık Veysel’ in hep  mistik yanı öne çıkarılır. Taman Veyselin mistik yanı vardır, Yunus Emre  gibi. Ancak Aşık Veysel’in daha gerçekçi, daha filozof  ve daha bilimsel yanlarıda vardır. Biz Aşık Veyselin Karadenize yakın dağ köylerine  zaman zaman götürüldüğünü , orada çok özel kimselerle  özel cemler yapılıp konuşulduğunu  , Burada Çepni  Türk alevileriyle  etkileşim içinde olduğunu biliyoruz. Bu cümlelerden olarak  Veyselin  daha bilimsel  deyişlerinin üzeri adeta  örtülmek istendİğini  biliyor ve bu konuda  ilerde  daha geniş  açıklamalar  yapacağız.

Biz  Yerelden Evrensele dergimizin bu sayısında  Veyselin 48. ölüm yıl dönümünde  onun , hazır cavaplığı , zekiliği üzerine hoş anılar la anacağız.        

1 — 1965 lerde Selda Bağcan ‘ın abisi  Savaş Bağcan , Ankarada  bir halk müziği ağırlıklı  müzik evi açar. Bu müzik dinletileri için  Aşık Veyselide davet ederler. Başka  halk müziği sanatçılarıda vardır ama , insanlar  Veysele çok ilgi duyar. Bir gelen bir daha gelir.

Savaş Bağcan Veysel Baba, der : — ‘ İnsanlar seni ve  sanatını çok takdir ediyor.  Seni burada  bir süre misafir etsek,  kaç zaman için ne kadar üçret istersin , diye sorar.

O anda küçük bir masada  mezeyle  rakı içen Veysel :

— Bak Savaş  ( önünde ki rakı bardağını göstererek ) ben şu zıkkımı  mezeyle içiyorum, ancak kimseye  meze olmam , der.

Bu sözü belki yorum etmeye gerek yok ama genede anladığımızı söyleyelim:  Ben buraya sanat yapmaya, sana kısada olsa yardımcı olmaya geldim. Ancak seninle para karşılığı  bura da ticari iş yaparsak ben sana ya da bazılarına meze olurum,bu da olmaz, olamaz, der.

2 — Selahattin  Eyüpoğlu, ülkemizin önemli bir halk bilim araştırıcısıdır. Aşık Veysel daha çok tanınmış olmadığı zamanda Eyüpoğlu  onu İstanbula gezmeye getirir. Bir akşam bir evde  İstanbulda ki bazı güzel insanlar, müzisyenler, yazarlar  bir aradalar. Sofrada yemekteler. Eyüpoğlu der ki, Aşık rakı içiyoruz,  sen su falan katıyormusun. Veyselde şöyle yanıtlar :  — Ben harama hile katmıyorum, der, gülüşürler.

Eyüpoğlu Veysele şöyle der: — Aşık burada  İstanbul trt nin Türk halk müziği sanatçısı bir hanım arkadaşımızda var. O senin bazı türkülerini  TRT de okuyor, Burada da okusunda bir dinle bakalım. …. Hanım sanatçı  Veyselin türkülerinden bir ikisini okur.  Veysele ,  nasıl buldun bu okumaları.  Veysel şöyle yanıtlar: İyi buldum, diline sağlıkta; hani bilinir bizim oralarda ki kayalıklarda  dikenli yaban gülü  olur, sen onu al getir, bir şehirde ki  apartmanın balkonunda bir saksıya  dik, o  nasıl olur, nasıl hissederse kendisini.  Bu hanımın okuduğu benim türkü ve bestelerim de öyle olmuş , der.

Eyüpoğlu az sonra ; —aşık der , bir iki çal söylede  dinleyelim.  Veysel nazlanmadan  üç beş türküsünü çalar söyler. Eyüpoğlu şöyle der: — Aşık ben saz çalmasını bilmem, ancak başka aşıkların saz çalıp türkü söylemesini çok dinledim.  Onlar  bir eliyle sazın tellerine vururken , diğer ellerini sazın sapının üzerinde aşağı yukarı  gezdirirler. Sen ise  bir  iki noktayı tutmuşsun ha bire vuruyorsun !. Aşık Veysel bu, söz söyleme ustası :  — Sen bakma onlara, onlar benim bulduğum yeri arıyorda bulamıyorlar.

3 — Aşık Veysel’in gözleri  7 yaşındayken çiçek hastalığı nedeniyle  iki gözüde görmez olur. Böyle yaşamaktadır. Bir gün Aşık Veysel’in sevenlerinden bir genç ona der ki : — Veysel Amca ,  gazetede okuyorum, dünyanın bazı ülkelerinde göz amaliyatları, göz naklide yapıyorlarmış; senin için para  ayarlasakta böyle  bir  tedaviye  yönelsek  olmaz mı?  Veysel iyi yürekli  genç i yanıtlar. — Ben böyle  bir dünya kurmuşum kendime. Sonra yeni bulduğum dünyayı da bağanmezsen ve  şu anda ki de kurmuş olduğum dünya yıda kaybedersem,  güzel olmaz. İyisimi ki hiç yönelmeyelim böyle bir işe, der.

4 — Aşık Veysel bir gün Ankarada  bir konserdedir. Orada kendisinden önce bir kaç genç sanatçı çıkar, kendiside dinler.  Onlardan  bir tanesi için ;  şu çocuk  bu  çalıp söyleme işini bırakmasa, değişik söylüyor,  gelişebilir der.  O genç sanatçıya Veyselin dediğini söylerler. O genç sanatçının adı  Cem Karacadır.  

5 — Gene bir gün Ankarada Saman pazarında  bir konser vermek için Aşık Veysel de  oradadır. Bir evde oturuyorlar. Birileri  orada bulunanları Veysele tanıştırıyor. — Veysel baba , bu genç arkadaşın adı  Aşık Mahsuni , der. Mahsuni  varıp Veyselin elini öpmek ister. Veysel  Mahsunun elinden az çeker yanına oturmasını söyler . İki elinin parmaklarını iyice açar ve genç Mahsuninin  yüzlerini alnını , gözlerinde gezdirir. Orada kiler Veysel baba ne yapıryorsun derler. Veysel : Yahu birisini bana getirip tanıştırıyorlar. Bu sanatçı yada sanatçı olacak diyorlar. Bende kontrol ediyorum, bir süre sonra  onu soruyorum, diyorlar ki  o  sanat çı olmak işlerini bıraktı. Bende  bu genci  kontrol etmek yerine , elleyim bakayım , bu işleri  sürekli götürecek birisine benziyormu diye.

6 — Afşinlı  aşık Osman Doğan anlatıyor: Bir gün Şarkışla tarafında ben, Aşık Veysel birde  genç  bir delikanlı bir köyden diğer bir köye  yürüyerek gidiyoruz.  Taşlı yolda Veyselin koluna giriyoruz. Düz yolda  aramızda gidiyor. Zamanda bahar, etraf çiçekler. Genç der ki :  Veysel  emmi bak bak  bademler çiçek açmış.  Veysel de der ki  o gence : — Körmüyüz  lan görmüyormuyuz.. .. Yani  onu taşlar ,  sen benim ama olduğumu bilmiyormusun diye. ….Şimdilerde  ama  pek çok arkadaşım Veysel’in bu  kinayesini  kullanır.

7  — Aşık Veysel köyünde bahçesinde   meyve ağaçlarıda yetiştirir. Çalışır. Çoğu günlük işlerini kendisi  yapar. Etrafından bazıları özelliklede  çocuklar , yetişkin  çocuklar  onun ama olduğuna inanmaz. Bir gün Veysel kendi eşeğine binmiş evinden bahçesine gidiyor. Komşularından Türkan adında  bir kız çocuğu ,  Veyselin binili olduğu  eşeğin  patika yoluna  oturur. Eşek  durur yada  yolunu değiştirir. Eşeğin üzeride ki Veysel :  — Türkan çekil eşeğin yolundan, der. Türkan seslenmeden oradan uzaklaşır. Ve arkadaşlarına  , ben size demedimmi,  Veysel amca tümden kör değil ,  o  görüyor, Ben eşeğin yoluna oturdum,  o beni adımla  uyardı, çekil eşeğin yolundan dedi,  demiş. Bunu Veysele sormuşlar. Demişki  eşeğin önüne gelen kişinin ayak tıpırtılarının şeklinden,  yola geldiği taraftan vb sebeblerle  bildim , o  Türkan adlı komşunun kız çocuğu.  

Aşık Veysel  bir şair, aşık, ozan ve hatta  bir söz söyleme ustası  bir Anadolu bilgesidir. Veysel’in gerçek yönü ortaya çıkarılmalı, araştırılmalı ve yani onun gerçek değeri yerine oturmalıdır.  Biz Anadolu halk bilim akademisi olarak bu konuda ki sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışacağız. Yuus Emre, Karacoğlan, Aşık Veysel bir çokları gibi  Anadolunun çok özgün bilgeleridir. Saygılarımızla.

    İbrahim Çenet kimdir: Çardak köyü / Osmaniye de 1949 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesinde hukuk, Paris Sorbon üniversitesinde edebiyat ve dil okudu. Politikacı , yazar . Uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu.

Anadolu Halk Bilim Kültür Akademisi kurucularından. 2000 yılından beri devam eden Özgür film festivali ve ‘Özgür İnsan Ödülü ‘ kurucu ve yöneticilerinden. Ayrıca Yaşar Kemal anısına etkili ve anlamlı edebiyat etkinliği organize edenlerden. Belgesel filmler yapımcısı.

Yerelden Evrensele adlı ; bilim , halk bilim, tarih , arkeoloji, sosyal ve toplumsal coğrafya dergisi kurucu üyelerinden.

Evli üç çocuğu ve iki torunu vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir