OSMANLININ 1865 YILI İSKAN HAREKETİ.
Halis Açacak
Bazı olayları düşündüğümüzde koca dünyamızın herkesin birbirinden haberdar, bir aile gibi olduğunun ayırdına varırız.
Bu cümleden olarak, 1850 li yıllara gelindiğinde incir çekirdeğini doldurmayan nedenlerle Amerika’da bir iç savaş başlamış. Savaş yüzünden çiftçilik gerilemiş. Hele İngiliz kumaş fabrikalarını besleyen pamuk üretimi iyice durmuş. Bu nedenle İngilizlerin işleri bozulunca Amerika’yı İç Savaşın içinde bırakıp ürettiği kumaşlarla bütün dünyaya hitabeden fabrikaları için pamuk derdine düşmüşler.
Önce Hindistan’a yönelirler. Korsanlar izin vermez. Pamuk taşıyan gemilere el koyarlar. Sonra Mısır’ın Nil vadisine yönelirler. Araplar pamuk üretimini beceremez.
Bütün bu olanları sessiz ve derinden izleyen Osmanlı Sarayından İngilizlerin pamuk krizinden yararlanmayı hesaba katan Sadrazam Ahmet Muhtar Paşa bir toplantıda Padişahın kulağına fısıldar:
“Adana Yöresinde bir ovamız var. Nil Vadisi o topraklarla boy ölçüşemez. Ancak ova bataklık halindedir. Konup göçen aşiretleri buraya iskan edebilirsek pamuğun hasını üretiriz ve İngilizler bizden vazgeçemez”
Ahmet Muhtar Paşa’nın bu önerisi büyük bir taraftar bulup kabul edilir. Hemen işe koyulan Osmanlı Derviş Paşa komutasında büyük bir ordu planlar. İstanbul’dan gidecek askerlerin yanına Halep, Maraş, Kayseri, Sıvas gibi yörelerdeki Askerileri de hesaba alıp, toplamda ikiyüz bin asker görevlendirir.
İstanbul’dan asker yükleyen gemiler İskenderun Limanına yanaşır. Osmanlı askeri resmen kara harekatına başlar. Öncelikle Amik Ovası’nı düzene sokmak var planda. Mürseloğlu Aşiretini yerinden kalkamaz hale getirdikten sonra Kırıkhan’ı geliştirip bölgenin merkezi yapar. Reyhanlı’da konup göçen Aşiretler için düzenleme yapar. Cami ve hükümet binası inşa eder.
İskan hareketinde görev yapan askerin büyük kısmı inşaat ustaları ve işçileridir.
Hassa İlçesini yeni baştan inşa eder. Oradaki bir köyü yapılan hükümet binası okul, cami ve cezaevi ile bir ilçeye dönüştürür. Adını da Hassa Ordusundan esinlenerek Hassa koyar.
İslahiye diye bir yer yok. İşte şimdiki yeri inşaa eder ve adını dan kendilerinin bir Islah Ordusu olması nedeniyle İslahiye koyar.
İslahiye’yi Amanos Dağlarının öteki yüzünde “Ordu Merkezi” yapar.
Dağları tarayarak Doğu Çukurova’ya inecek askerler. O zaman dağlarda yaşayan Ulaşlı Aşiretini teslim olmalarını ve kendilerine sığınan bir Aşiret Beyini teslim etmelerini konusunda uyarır. Ulaşlılar teslim olmayacaklarını o aşiret beyinin de kendilerinin misafiri olduğunu geleneklerinde misafiri düşmanına teslim etmek gibi aşağılık bir davranış bulunmadığını söylerler.
Bundan sonra Amanos Dağlarında bir kıyım başlar. Ulaşlı Aşireti yüzlerce ölü verir. Ölmeyen çocuk ve kadınlar da teslim olur. Ulaşlı Aşireti neredeyse yok olmuştur. Bir daha belini doğrultamaz haline gelir.
Tecirli Aşireti Osmanlı Ordusunu Kanlı Geçit’te karşılar. Bir gün akşama kadar savaş sürer ama Tecirliler yerlerinden kıpırdamaz. Akşam olunca ateş-kes yapılır. Tecirlilerin şimdiki Dervişiye Köyünün olduğu yerde “Şor Evi” dedikleri meclis çadırı vardır. Çadırda toplanan meclis üyeleri teslim olmaya karar verirler. Çünkü Tecirli’nin verdiği 80 ölüye karşılık ancak 85 Osmanlı askeri öldürmüşlerdir. Teslim olmaya karar verirler. Kararı onaylayan Aşiret Beyi Palalı Süleyman’ın karısı hemen oracıkta kocasını boşar.
Osmanlı Ordusunun polit – büro başkanı “Tezakir” adı eserinde olayı şöyle anlatmış:
“Bu Tecirliler çok tuhaf insanlar. O gün Süleyman Ağa çok üzgündü. Esbab-ı mucubesini (nedenini) sorduk. “Aşireti size teslim ettiğim için karım beni boşadı” dedi. Şimdiye kadar duyulmamış bir adat. Karısı kocaman bir aşiretin beyini boşayabiliyor”
Bu teslimden sonra Ceyhan Irmağını öbür yüzündeki Bozdoğanlar, şimdiki Mustafabeyli ve Ceyhan’a kadar uzanan bölgede kışlayan Ceritler, direnmeden teslim olmuşlar ve yerleşik düzene geçmişler. Artık Doğu Çukurova’daki ejderhalarla dolu bataklığı kurutup pamuk yetiştirme dönemi başlamış.
Yine Ahmet Cevdet Paşa Tezakir adlı eserinde, “ova vahşi kurt ve domuz sürüleri, bacağım kalınlığında ejderhalarla dolu bir bataklıktı” diyor.
Tecirli’nin Meclis Çadırının olduğu yere ordu kömutanı Derviş Paşanın adını taşıyan DERVİŞİYE KÖYÜ, Yaver Paşa’nın adını taşıyan “YAVERİYE KÖYÜ” Ahmet Cevdet Paşa’nın adını taşıyan “CEVDETİYE KÖYÜ” nü kurup bizim Tecirlileri yerleştirmişler. Şimdiki Osmaniye ili yok. Orada Hacı Osman Koyü var. Oraya dörtbaşı mamur camisi, hükümet binası, cezaevi, oradaki Ermeniler için bir kilise ve lojmanlar yapıp çevrenin en büyük yerleşim merkezini oluşturmuşlar. Adını da oradaki köyün adından esinlenerek OSMANİYE koymuşlar.
Tecirlilerin büyük kısmı teslim kararından sonra Haruniye üzerinden İçanadolu’ya kaçmışlar. Diğer aşiret üyeleri de öyle. Tecirliler Göksun, Afşin ve Elbistan yöresinde köyler kurup yeni yaşam geçmişler.
Bundan sonra Osmanlı Ordusu Kırmacalı Köyü ile Ceyhan Irmağı arasında birkaç günlük istirahattan sonra Kozanoğlu’nun üstüne yürümüşler. Derebeyi Kozanoğlu “Osmanlı benimle savaşmaya cesaret edemez” diye laf ederken onları kapıda bulmuş. Doğruyu söylemek gerekirse şimdi bile böyle düşünen yazarlar var.
Kozanoğlu ile ilgili bir şey daha söylemek gerekir. Osmanlı Askeri diğer aşiretleri kırıp geçirirken, Kozanoğlu’nu kılı kıpırdamamış. Hatta yardım için gönderilen elçileri kabul etmemiş “herkes başının çaresine baksın” demiş.
Bir Alman bilim adamı anlatıyor: “Hitler iktidara geldiğinde önce Yahudileri topladı. “Aman aman. Ben Yahudi olmadığıma göre düşündüm. Sonra solcuları topladı. Onu da es geçtim. Sıra bana geldiğinde arkama baktım. Beni savunacak kimse yoktu. Yalnızlığı sezdim o zaman.
Kozanoğlu’nu iki günde halletmişler. Bazılarına göre bir hafta sürmüş deseler de iki günden sonrası yakın akrabalarından bazılarını İç Anadolu ve Ege de kaymakamlıklar ve yüksek rütbeli memurluklar vererek bir nevi sürgün etmişler. Oralarda onları gözaltında tutmuşlar.
İki günlük çatışmadan sonra Kozanoğlu vurulmuş. Hem de delik deşik bir şekilde düşmüş. Düştüğü yerde cesedini iki gün kaldırmamışlar. Uzaktan uzağa halk gelip görmüşler Kozanoğlu’nun ölüsünü. Ondan sonra o haliyle gömülmüş ve mezarını ziyaret etmeyi yasaklamışlar.
İşte o zaman bir kadın çığlığı yükselir. Öldürülen bir derebeyi değil de onun sevgili kocası. Akşam yatağa girdiğinde nefesi nefesine karışan, tenini sıcaklığını hissettiği kocası. Diğer Aşiret Beylerinden yardım isteyen bir kadın çığlığı. Herkesin dikkatini Kozan’a çekmeye çalışan Kozanoğlu’nun karısının çığlığı….
Kozan’a Beyler Kozan’a
Akıl ermez bu düzene
Öldürdüler Kozanoğlun
Beyler ammanın ammanın
Yasak mezarın gezene
Halis Açacak : Osmaniye kırmıtlı doğumlu. Kendiside eşide öğretmen. Çocukları, torunları olan bir eğitim , tarım ve yazın emekçisi. Darbelerde hep koğuşturmaya uğramış, hapislere alınmış bir insan. Bir çok kitabı yayınlanmış, yabancı dillere çevrilmiş, halada üreten bir devrimci, eğitici halk insanı.